"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lübnan'dan geliyorum

06 Aralık 2021, Pazartesi 09:29
FIRSAT BULAMADIĞIMIZDAN, DEFALARCA NİYETLENSEK DE GİDEMEDİĞİMİZ LÜBNAN’A NASİP BU ZAMANAYMIŞ. LÜBNAN ADETA PARSELLENMİŞ. HATTA BİR SEMTTE SADDAM HÜSEYİN POSTERLERİ VARDI. DEMEK O BİLE LÜBNAN’DA KENDİSİNE YER BULABİLMİŞ.

Lübnan Notları - 1 - Fatih Yargı

Fırsat bulamadığımızdan, defalarca niyetlensek de gidemediğimiz Lübnan’a nasip bu zamanaymış.

Dinî ve etnik bakımdan karmaşık bir yapıya sahip olan Lübnan’ın resmî dili Arapça. Farklı yapılardaki halk, hayatını adeta ayrı cemaatler halinde devam ettirmekte. Kıyı kesimlerinde Sünnî Müslümanlar, Beka Vadisi’nde ve Güneyde Şiî Müslümanlar, büyük bölümü Lübnan dağlarında Katolik Maruniler, Lübnan dağlarının orta kesiminde Dürîler, kıyı şehirlerinde Ortodoks Rumlar ve Güneyin kırsal kesimlerinde Katolik Ermeniler bunların başlıcaları.

Her kesimin âdil şekilde temsil edilmesine özen gösterilip, mezhep çatışmalarını önlemek için Demokratik Parlamenter sistem benimsenmiş durumda. Üst düzey görevler mecliste temsil edilen onsekiz dinî grup arasında paylaştırılmakta.

Buna göre cumhurbaşkanı Hıristiyanlardan, başbakan Sünnî Müslümanlardan, meclis başkanı ise Şiî Müslümanlardan seçilmekte. Merkezî hükümetin yetkileri sembolik nitelikte olup, fiilî iktidar bölgelere göre mezheplere/gruplara dağıtılmış durumdadır. Meselâ Şiîlerin yoğun olduğu yerlerde iktidar Hizbullah’ın elindedir.

Gelelim Lübnan gezimize

İzmir’den aktarmalı olarak Sabiha Gökçen‘den hareket eden uçağımız gece yarısı Lübnan’ın başşehri Beyrut’a indi.

Avustralya’dan tanıştığımız ve vakfımızın müdavimlerinden çok sevdiğimiz Lübnan asıllı Talep ailesi fertlerinden Abdurrahman kardeşimizin en küçük erkek kardeşi olan Rıdvan bizi havalimanında karşıladı.

Doğrusunu söylemek gerekirse içimde bir tedirginlik de yoktu diyemem. Sonuçta Ortadoğu’nun en karmaşık, son yıllarda adeta karışıklığın ve ekonomik sıkıntıların yoğun olduğu ülkelerinden birine seyahat ediyorduk. Havalimanlarında, pandemiden dolayı daha da karmaşık hale gelip, çekilmesi zorlaşan işlemlerle karşılaşma ihtimali düşündürüyordu. Ülkeden ülkeye değişen pandemi uygulamaları, kuralların sürekli değişmesi gibi sebeplerden sıkıntı yaşayabiliyorduk.

Şükürler olsun ki beklendiği gibi bir zorluk olmadan havaalanında işlemleri tamamlandı. Kısa sürede ücretsiz PCR testinden sonra havalimanından ayrıldık.

Lübnan’ın ikinci büyük şehri, sahil kesiminde Tripoli’ydi, istikametimiz. Hemen ilk etapta dikkatimi çekti yol boyunca cadde lambalarının sönük olması. İkincisi de yoldaki arabaların yarısından fazlasının Mercedes olmasıydı. Yolda verdiğimiz istirahat molasında sıcak kahvemizi yudumlayıp istirahat edeceğimiz mekâna ulaştık.

Kökleri ta 1881’e dayanan Osmanlı döneminden kalma Restoran Hallab’a Pazar sabahı kahvaltıya gittik. Lezzetin ve zerafetin bir arada olduğu, 140 yıllık tarihi bir yerdi.

Sonrasında hızlı bir Tripoli şehir turu yaptık. 

Lübnan’da herkes var

Lübnan adeta parsellenmiş. Suriye sınırına yakın bölgede Şifalar yaşıyor. Hasan Nasrallah’ın, Beşşar Esad’ın posterlerini yol boyunca görebilirsiniz.

Tripoli’de de Refik Hariri ve oğlunun posterleri dikkatimizi çekmişti.

Hatta neresi olduğunu bilmediğim bir semtte de Saddam Hüseyin posterleri. Demek o bile Lübnan’da kendisine yer bulabilmiş.

Lübnan’la Suriye sınırı arasında bir Türkmen köyü Kavaşra’yı ziyaret imkânı çıktı bu arada. Lübnan’ın en kuzeyinde, Suriye’ye birkaç kilometre uzaklıkta bir sınır köyü.

Unutulmuş ve sonra da yeniden keşfedilmiş bir köy Kaşavra…

1989’da Halit Esad isimli bir genç, Lübnan ordusunda askerlik yaparken, Beyrut’taki Türk Büyükelçiliği etrafına mayın taraması yapmaya gönderilmiş. Bu görevi fırsat bilen Esad, elçilik binasının kapısına dayanıp büyükelçiyle görüşme talebi olduğunu bildirmiş. Talebinde ısrarlıymış; kapıdaki engellemeler üzerine elçiliğin duvarına tırmanmış ve “Biz Türküz, Türkmeniz! Burada köylerimiz var!” diye bağırmaya başlamış. Bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti, zamanın büyükelçisi İbrahim Dicleli vasıtasıyla Kavaşralıları yeniden keşfetmiş!

Yolda bir grup genç kızlarla karşılaştık. İçlerinde sadece biri Türkçe konuşabiliyordu. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun Lübnan’da egemen olduğu dönemde bölgedeki Şiî ve Sünnî köyler aralarında sürekli kavgalar oluyormuş. Bunun üzerine Osmanlı idaresi on Türkmen aileyi bölgeye yerleştirmiş, her iki köyün arasını bulma görevini kendilerine vermiş.

İşte Kaşavra Köyü böyle kurulmuş. Halkının ekser bir kısmı Türkçeyi unutmuşlar. Görüştüğümüz köylüler bizimle çat pat Türkçe konuşabiliyorlardı.

Yolda bir grup genç kızlarla karşılaştık. İçlerinde sadece biri Türkçe konuşabiliyordu. Kendisi tam bir Türkiye hayranı. On bir yıl önce, bir yıl Türkiye’de yaşama imkânı olmuş. O günleri hiç unutamamış. Tekrar on günlüğüne bile olsa Türkiye’ye gidebilme hayalleri kuruyor. Bizden bunun için yardım istedi.

Talep Ailesi!

Kendisine jandarma diye hitap ettiğimiz, arabamızı kullanan üniformalı bir askerle, Rıdvan kardeşle birlikte Mişmiş kasabasına geldik. Şoför üniformalı bir asker… Güvenlik amaçlı olsa gerek diye düşündüm.

Babaları iki sene önce vefat eden, Taleb ailesi büyükçe bir aile. Evin reisi hanım ağa anne. On çocuğu, tam elli torunu var. Ailenin 3 oğlu Avustralya’da, diğeri bir erkek altı kız kardeşler Lübnan’da. Arabadan indiğimizde kalabalık beni alkışlarla ‘ehlen ve sehlen’lerle karşıladı. Hoş beşten sonra on metre uzunluğunda son derece lezzetli Lübnan yemekleriyle donanmış bir masa bizi bekliyordu.

O kadar cana yakın insanlar ki. Beni aralarında görmekten duydukları mutluluğu tarif edemem. Oğulları candan dostumuz Abdurrahman’la Avustralya’da beraber olmamız ve onun da bize olan muhabbeti buralara da yansımış. ‘Sen geldin sanki ağabeyimiz gelmiş gibi sevindik’ diyorlar. Maalesef aile bağlarının koptuğu, insanların bireyselleştiği, yalnızlaştığı günümüzde; kardeşlerin, yeğenlerin, kuzenlerin, diğer yakın akrabaların yanan kuzunenin etrafında hep beraber oturup Lübnan kahvesini yudumlamalarını, çocukların sokakta oynamalarını görebilmek ne güzel bir manzara.

YARIN: Arsal: Suriyeli Mülteci Kampı!

Okunma Sayısı: 5422
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Türeli

    6.12.2021 10:22:49

    Rabbim islam ülkelerin başına adaletli, demokrat, islama ve emirlerine bağlı, tüm dünya ülkeleriyle barışık, zalimlere boyun eğmeyen, hamaset yapmayan, vatandaşlarını ayırım yapmadan kucaklayan, feraset be basiret sahibi idarecilerin gelmesini nasip etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı