İlâhî aşkın sembolü
Bülbül âşık olmuş güle,
Gül, naz ediyor bülbüle.
Nergis gözünü kırpıyor,
Erken açılan sümbüle.
Muhammed (asm) güllerin gülü,
İlâhî aşkın sembolü.
Ona gönül verirsen,
Olursun Allah’ın (cc) kulu.
Habibim dedi, Râb O’na (asm),
Felekler döner aşkına.
Bizi de ümmet kabul et,
Yüz sürelim toprağına.
Yüz yirmi dört bin enbiyâ,
Seninle pervâz ediyor.
Milyonlarca evliyâlar,
Şefaat yâ Ahmed diyor.
Yıldızlar nurunla parlar,
Kevâkib durmadan döner.
Senin nurun olmasaydı,
Mesabih yanmadan söner.
Şems-i şumus, güneş, kamer,
Eşkinle sergerdan olmuş.
Yaratılırken insanlar,
Senin sevginle yoğrulmuş.
Ömer Örtlek
***
Dost istersen Allah yeter
Çoluk çocuk diye koşturup durdun,
Sevgiyi merhamet’e katıp yoğurdun,
Onlar ile burada imtihan oldun,
Ömür sermayesi bitene kadar.
Takdir edilen o, zamanın bitti,
İhtiyarlık, gençliğini kenara itti,
Bu gün yarın, o da Sıla’ya gitti,
Korkma, yolun çıkar ebedî dosta.
Gelenler hep gider olmuş, baksana,
Yaşadığın ahval girer aynana
Hani ceddin, cedleri, ana ve baba,
Sen de fânisin şu, hakir dünyada.
Enva-i nimetler vermiş, elhamdulillah.
Peygamber-i zişan ve Resulullah (asm),
Sana yoldaş olur, Kelâmullah,
Dost istersen; yeter Cenâb-ı Allah.
İhsan Yıldırım
***
Yanarımda yanarım
Asıl suçluları koyup kenara,
Hep hedefi şaşırana yanarım.
Güçsüze zayıfa atıp da nara,
Hakikati gizleyene yanarım.
Dünyada yoktur ki, diye bir eşi,
Yemin etse yalan yere bir kişi,
Gücü yettiğini kesip de dişi,
Muktedire eğilene yanarım.
Müsriflik marifet cepler hep delik,
Gerçekten kaçarak hep fellik fellik,
Bir hal yaşanır ki hepten delilik,
Kendince hep direnene yanarım.
Hesaplar içinde, hep hesap varken,
Herkes türlü türlü farklı söz derken,
Her şeye rağmen tedbiri erken,
Almayıp da ağlayana yanarım.
Hal-i âlem ortada hep muhakkak
Değişmezdir gerçek değişmezdir hak,
Gerçekten bana ne deyip de bırak,
Sıfırlanıp silinene yanarım.
NADİR’im tarife var mı ki hâcat,
Kolay iştir denir topu taca at,
Bir gidiş var istenmiyor hiç necat,
İnsanlıktan elenene yanarım.
Nadir Nazik
***
Kapına geldim
Açılmış bahçenin gonca gülleri,
Temaşa için geldim seyrana,
Hal lisanı ile söyler hep dilleri,
Şakıyan bülbüle seyrana geldim.
San’atkârın elinden muhteşem doku,
Saçıyor her yana, misk gibi koku,
Okuyabilirsen bak, kitabı oku,
Kâinat kitabını okumaya geldim geldim.
Yükledim üstüme, gamla keder,
Dünya bir tarla, insanlar eker
Mahşerde ektiğini hasad eder,
Mağfiretin bol, kapına geldim.
Acizim Allah’ım kaldım pür naçar,
Gece gündüz kapında elmi açar,
Gani olan Rabbim hep rahmet saçar,
Rahmetini umdum, kapına geldim.
Hasan Yeşilkaya
***
Bil bunu
Rabbimin emaneti çocuklar elbet bize,
Çok dikkat etmeliyiz söz ve ahvalimize,
Ders alıyorlar bakıp lisan-ı halimize,
En birinci üstadı annesidir bil bunu.
Çocuğun eğitimi çok önemli bir konu,
Çocuk günahkâr doğmaz kirletiriz biz onu,
Nasıl bir eş seçersen ona göredir sonu,
Çocuğun muallimi annesidir bil bunu.
Rahm-i maderde başlar çocuğun terbiyesi,
Bu dönemde kazanır kişilik ve payesi,
Karnındaki çocuğa mürebbidir annesi,
Hüsn-ü misal olmalı her bir anne bil bunu.
Uhrevî hayatını ihmal etme gerçekten,
Dünyevî hayatını hazırla hakikaten,
Böylece kurtulurlar muhakkak felâketten,
Çocuğun rehberiyse annesidir bil bunu.
Annenin verdiği ders çocuğun temel taşı.
Tüm hayatı boyunca maddî manevî aşı.
İyi bir ders alırsa hayata bakmaz şaşı.
Hayata hazırlayan annesidir bil bunu.
Eğitiniz çocuğu şefkat ve merhametle,
Terbiyeyi veriniz hikmet ve muhabbetle,
Teşvik ediniz onu uhrevî saadetle,
Saadet-i dareyndir bunun sonu bil bunu.
Mehmet Kovancı