"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lozan Antlaşması’nın arka yüzü

27 Ocak 2013, Pazar
Yıllardır bizlere okullarda özellikle de Tarih derslerinde İstiklâl (Kurtuluş) Savaşı’ndan sonra imzalanmış olan ve Batılı devletlerin Osmanlı (Türkiye) toprakları üzerinde yapmak istediklerini rahat bir şekilde kabul ettirdikleri antlaşma olan Lozan Antlaşması’nı adeta zafer olarak öğrettiler. Peki, ama neye göre zafer? Kime göre zafer? Eğer Türk halkına göre zafer ise bu antlaşmanın neticesi neden olumsuz oldu, neden Batılı devletlerin istedikleri oldu?

Evet, Batılı devletlerin istedikleri oldu. Peki, Batılı devletler bizim Lozan’daki temsilcilerimizden ne istemişlerdi? Bunu bizzat antlaşma masasında hazır bulunan ve bu antlaşmayı çok iyi bir şekilde tetkik eden Endonezya Başbakanı Muhammed Nazır’dan öğrenelim. Bize bu sözleri Medine’de bulunan edip Ali Ulvi Kurucu aktarıyor:
“Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar, diğer Müslüman ülkelere hiç benzemez... [Türkiye] Lozan Muahedesi yaşamış bir memlekettir. Hiç unutmam, bundan 10-15 yıl kadar önce [1989’da yazıyor bunları] Endonezya Başbakanı Muhammed Nazır hacca gelmişti. Otelde ziyaret ettim. Bir ara Türkiye’den ne kadar hacı geldiğini sordu. ‘Yüz elli bin diyorlar’ dedim. ‘Yüz elli bin demek ha’ deyip başladı ağlamaya. Şaşırmıştım. Sonra şu izahı yaptı: ‘Ben Lozan Antlaşmasını çok iyi tetkik etmiş biriyim. Lozan’da tek hedef, Türklerin Hıristiyanlaştırılması idi ve bağımsız bir devlet olmak istediklerini söyleyen Türk delegasyonuna açıkça ifade edilmişti. Biraz daha ileri gidilerek Hıristiyanlaştırmanın nasıl yapılacağı anlatılmıştı. Buna göre, dinî tedrisat okullardan kaldırılacak, harf inkılâbı yapılacak ve Rusya’dakine benzer bir laiklik getirilecekti. Tabiî bununla da kalınmayacak, cami sayısı azaltılarak kilise yapımına başlanacaktı. Bizzat onların kaynaklarından yaptığım araştırmalarla öğrendim bunları… Şimdi Allah’ın işine bakın ki, bugün bu ülkeden 150 bin kişiye pasaport ve döviz veriliyor, buyurun hacca gidin deniliyor. Cami sayısı onbinlerce artarken bir tek yeni kilise yapılmıyor. Ne büyük lütuftur bu. Oysa benim memleketim Endonezya’da, yardım adı altında ve Amerikan maarifleriyle tek Hıristiyan bulunmayan köyde bile kilise inşa edilmiştir. Demek, ecdadınız camilerinizin temelini öyle samimî, öyle halis atmışlar ki, yıkılmadıkları gibi yerine yenileri yapılıp duruyor.’”
İşte bu sözlerden de daha iyi anlıyoruz Batılı devletlerin bizlerden neler istediğini.
Bu antlaşma sonucunda yapılan inkılâplara baktığımız zaman neden yapıldıklarını daha iyi anlarız. Lozan Antlaşmasında alınan bu önemli kararlarda etkili olanların kimler olduğunu hatıralardan öğrenelim. Lozan Antlaşmasına katılan delegelerin içerisinde bulunan Dr. Rıza Nur şunları söylemektedir: “Bir müddettir İstanbul eski Hahambaşı Haim Naum, Lozan’da kaldığımız otelde görülmeye başladı. Baktım bir gün İsmet’le görüşüyor. Ne yapmış, kimi vasıta yapmış bilmem. İsmet’e yanaşmış. Yaman Yahudi!.. Artık İsmet’ten ayrılmıyor. Yemek zamanını biliyor ya, asansörün yanında bizi bekliyor. Derhal İsmet’in koltuğuna giriyor, be

linden yakalıyor; o da onun... İsmet’i lüzumu yokken holde dolaştırıyor. Sonra yemek salonunda, İsmet’le şakalaşıyor, gülüyor... Anlaşılıyor ki, herkese: ‘İsmet benim samimî, teklifsiz arkadaşımdır’ diye göstermek istiyor ve gösteriyor. Nihayet bütün Yahudi sırnaşıklığı ile yanaştı. İsmet’in yakasını bırakmıyor... Şimdi odasından da çıkmıyor. İsmet bunu müşavir tâyin etti. Yevmiye vermeye de başlamış. Bana da söylemiyor. Heyet–i murahhasa çiftliktir, kullanıyor. Ne diye kandırdı bilmem. Bu sade dil İsmet, Yahudi’nin dolabına girdi. Derken Hahambaşını soframıza da aldı. Bu vakte kadar sesimi çıkarmamıştım.
“İsmet’e dedim ki: ‘Bu Yahudi de başımıza nereden çıktı? Senin böyle bir Yahudi ile laubali görüşmen haysiyetini ve Türk milletinin, heyetinin haysiyetini kırar. Bu kadar yüzverme!’ İsmet, bana kızdı... Derken, herif azdıkça azdı. Heyetten şuna buna herkesin içinde kumanda ediyor. Benim önüme de geçip yürüyor. İhtimal İsmet benim sözlerimi ona söyledi... İsmet’e tekrar dedim: ‘Bu bir Yahudi’dir. Adi adamdır. Bunun kim bilir ne fenâ işleri vardır? Bundan bir hayır bekleme!..’
“Hahambaşı İsmet’e bütün İngiliz ve Fransız ricâlini tanıdığını, hepsi ahbabı olduğunu, işleri istediği gibi yaptıracağını söylüyormuş. Tabiî İngiliz, Fransız ve İtalyan delegelerine de İsmet’in avucunda olduğunu söylüyordu... Lozan muhitinde dolaşıyor, herkese: ‘İsmet teklifsiz ahbabımdır, sözümden dışarı çıkmaz’ diyormuş..” (Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, c. 3, sh. 1049–1050) 
Dr. Rıza Nur’un da anlattığına bakılırsa bizde telâkki edilen zafer, Batılı devletlerin çizmiş olduğu kararnamenin zaferidir. Türkiye’de Bakanlık ve Başbakanlık gibi önemli görevlerde bulunan Rauf Orbay’ın şu sözleri ise, Rıza Nur’un sözlerini destekler nitelikte: “İsmet Paşa, anlaşıldığına göre, Lozan’da İngilizlerle bir çeşit gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul Yahudi Hahambaşı Haim Naum Efendinin telkinleriyle, Hilâfetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye’de devamına müsaade edilmeyip, derhal kaldırılması fikrini tamamıyla benimsemiş bulunuyordu.” (Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay, s. 96–97)
Yakın Tarih’in bu iki önemli simasının hatıralarından Lozan Antlaşması’nın aslında neyi ihtiva ettiğini anlamışızdır.
İnşaallah bir sonraki yazıda, Haim Naum’un (Hayim Nahum) gerek Lozan’da, gerekse Konferansın kesintiye uğramasının ardından çeşitli ülkelerin başşehirlerinde yürüttüğü lobi faaliyetleri ile Ankara’da yaptığı temaslara ve bütün bu olup bitenler karşısında Bediüzzaman Said Nursî’nin sergilemiş olduğu ilmî/fikrî duruşun ne anlama geldiği üzerinde durmaya çalışalım.

NURULLAH ÇETİN

[email protected]

Okunma Sayısı: 2771
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı