“Bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş.” (21. Lem’a )
Evet, böyle dehşetli bir asırda İlâhî ihsan olarak omuzlarımıza konulmuş bir vazife... Hizmet-i Kur’âniye ve imaniye... Zaman müthiş, düşmanlar dehşetli de olsa Kerim olan Rabbimiz’den bize gönderilen bir ikram, bir ihsan ne de olsa. Bütün vaktimizi ve kuvvetimizi bu hizmete vakfetmeliyiz ki bu ikram-ı İlâhîye şükrümüzü eda edebilmiş olalım.. Aksi halde şükürsüzlük ile nimetin elden alınması tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz. Eliyazübillah.
Bizler bu hizmet bayrağını almış isek bizden öncekilerden, evvelâ muhafaza ile memuruz gelecek darbelerden... Memur vazifesini bilhakkın eda etmeli, Nur’lar ile fazla mesai yaparak fâni ömür dakikalarını bâki binler dakikalar için sarfetmeli...
Hulusi Ağabey gibi “Nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşke enfâs-ı ma’dude-i hayattan (yani hayatın sayılı nefeslerinden) olmaya idiler “ diyebilsek... Risale-i Nur’suz geçirdiğimiz saniyelere, Nurlar’sız sarfettiğimiz sözlere, vardığımız yerlerde Nurları anlatmadan döndüğümüzde pişmanlığımızı dile getirebilsek...
Cennetâsâ baharda gelen bizler, kışta gelen ve zeminimizde çiçek açılması için, o zamandan Nur tohumlarını eken başta Üstadımız, kıymetli ağabeylerimiz ve şefkat kahramanlarımıza komşu olabilmek için Nurlara iştiyakımızı, Nurlarla iştirakimizi, Nurlarla mesaimizi ziyadeleştirmeliyiz... Malayâni dünya meşgalelerini, bekletmeye alabilmeliyiz Nurları bekletmek yerine. Nitekim “Nefis cümleden edna; vazife cümleden âlâ”... O halde neden dünyevî işlerimizi düşünüyoruz ki hâlâ..?
Madem ki bu hakikatler güneşten daha parlak Cennet gibi güzel ve Saadet-i ebediye gibi şirindir; öyleyse buyrun Nurlara, haydi okumaya...
Halil Uslu Ağabey gibi (Rabbim hepsinden ebeden razı olsun) şöyle diyelim: Nur olun, Nur kalın ve Nurlarla gidin bu âlemden...vesselâm.
Rabia İlhan / [email protected]