Ticarî hayattaki bozulmadan sadece tüccarlar değil, iş yapsın ya da yapmasın bütün insanlar şikâyetçi. Sözün senet olduğu yıllar geride kalalı çok oldu. Maalesef, günümüzde sözünde duranlara şaşılır hale geldi.
Bir defasında küçük bir iş yaptırdığımız ustanın parasını iş bitiminde ödeyince, “Bizim için iş yapmak zor değil. Paramızı almak zor. İş yaptığımız halde aylar değil yıllar sonra dahi paramızı alamadığımız kişiler var” demişti ve biz buna şaşırmıştık. Geçen gün de arkadaşlarla, Amerika’ya giden bir hemşehrimizin hikâyesinin anlatıldığı haber videosunu izliyorduk.
Amerika ve Türkiye kıyaslaması yapan hemşehrimiz şöyle dedi: “Bunca yıldır Amerika’da çalışıyorum. İş yaptığım tek bir kişide bile alacağım kalmadı. Türkiye’de tam tersi olduğunu herkes bilir.”
Acı ama gerçek bu. Maziye baktım o günlerdeki ticarî hayatı arayan, özleyen yok gibi. İş ehli işini iyi yapsın diye, müşterisini yanıltanların papucunun dama atıldığı yer bizim ülkemiz değil miydi? Esnafı bir arada tutan ve sürekli kalite kontrolü görevi yapan ‘Ahilik sistemi’ nasıl oldu da kayıplara karıştı?
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, İstanbul’da düzenlenen “Dünden Bugüne Ahilik Bize Ne Söyler” isimli programda ‘ahilik sistemi’ne duyulan ihtiyaca dikkat çekmiş. Ahiliğin ahlâk, edep ve terbiye kavramlarını içinde barındıran bir kurum olduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle demiş: “Ahilik deyince maziye hayran hayran bakıp yaşadığı zaman dilimine gelince de boynu bükük, mahzunlaşan veya onunla arasına mazi koyan bir yapı taşıyoruz. Tarih bize niye lâzım, görgü için mi? Tarih bize fayda sunabilecek bir alan ve bunun en önemli özeliğinde de yaşanmışlık olmasıdır. Ahilik, dün olduğu gibi bugün, yarın ve kıyamete kadar istifade edilmesi gereken bir yapı ve kurum. Elini, sofranı, kapını açık tut. Gözünü, dilini, belini bağlı tut. İyi huylu ve güzel huylu olmak işinde ve hayatında çekememezliklerden kaçmak, ahdinde vefalı olmak, fazıl bir ustanın yanında yetişmek önemlidir. Bugün burada, ahiliğin tarihte yaşamış ve yaşanmış, nostaljiyle anacağımız, masal gibi anlatacağımız konu ve olgu mudur, yoksa tarihte olan bir güzellikler ve değerler manzumesi olarak kurumlaşmış, ticarî, sosyal ve kültürel bir yapı mıdır?’ sorularına yanıt bulacağız.” (AA, 19 Eylül 2019)
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Uğurlu ise “Ahilikte mesleklerin kutsalları adına doğru iş yapılırdı ve işini kötü yapanlar cezalandırılırdı. Bunun yanında ahilerin yaptığı işlerin doğruluğunu ve kalitesini sağlayan, esnaf şeyhi, kethüda, yiğitbaşı gibi ahiler içinden seçilmiş, görevlendirilmiş kişilerce düzen sağlanır ve kontrol edilirdi” tesbitinde bulunmuş
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Haşim Şahin de, “Ahiler gündüz akşama kadar kazandıklarını, gece sabaha kadar yoksullara misafirlere harcar. ‘Günümüzde ahilik devam ediyor mu?’ diye soranlara, ‘Akşama kadar kazandığını, sabaha kadar fakirlere veren varsa. yaşıyor’ diyorum” şeklinde cevap vermiş.
Ahilik sistemine belki dünden çok daha fazla muhtacız. Fakat bugünkü şartlarda böyle bir sistemi kurmak ve işletmek ‘elde kor tutmak’ kadar ve belki de daha zor değil mi? İnsanların ahlâken bozulduğu bir devirde “Akşama kadar kazandığını, sabaha kadar fakirlere veren”ler bulmak kolay olur mu?
Bir ihtimal var: Uzun dönemli düşünür ve işe eğitimle başlanırsa belki ismi başka da olsa Ahilik yerine geçen bir sistem kurulabilir.
Eğitim ihmal edilirse Ahilik değil ‘vah’lık diyebileceğimiz sistem hükmeder.