Türkiye’yi idare edenlerin en büyük iddialarından biri ekonomiyi iyi yönettikleri şeklindeki sözleriydi.
Bunu yaparken de eski yıllardaki yüksek enflasyonu misal vererek, “İşte enflasyonu düşürdük. Çok yakında tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşacağız” diyorlardı.
Bir dönem için enflasyon düştü, ancak bu düşüşte de kalıcı tedbirler alınmadığı için yeniden yüksek enflasyonlu günlere gelindi. Nasıl ki Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir, aynı şekilde düzenlemelerin kalıcı olmadığı esasında o günlerde de belliydi. Ancak idareciler bu yöndeki ikazlara kulaklarını kapattılar ve “Ekonomiyi en iyi ben bilirim. Ben ekonomistim. Tavsiye ve akla ihtiyacım yok” anlamına gelecek şekilde kararlar alıp tavırlar sergilediler.
Gele gele enflasyon hedeflerinden iyice uzaklaşıldı ve artık resmî rakamlara göre bile yıllık enflasyon nispeti yüzde 40’ların üstünde. Resmî olmayan rakamlara göre ise bu nispet yüzde 60 civarlarında dolaşıyor.
Açıklanan resmî rakamların inandırıcı olmadığı ve milleti ikna etmediğini söylemeye bile gerek yok. Vatandaş çarşıya pazara ve markete gittiğinde enflasyon nispetinin nerede olduğunu bizzat görüyor. Geçen yıl çantasını kaç liraya doldurduğunu ve aynı ürünleri bu sene kaç liraya aldığını en iyi alış veriş yapanlar bilir. Dolayısı ile resmî ağızların açıkladığı yüzde 30 civarındaki enflasyonun Türkiye gerçeğine uymadığı tartışmasız şekilde bellidir.
Üstü örtülemez bir nokta daha vardır ki o da şudur: Türkiye’yi idare edenler yüzde 30 civarındaki yıllık enflasyonla (eski günleri örnek göstererek) neredeyse övünürken, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde enflasyon nispeti çok daha düşüktür. Kimse “Bize de AB üyelerinden” diyemez, çünkü enflasyonun düşük olması ‘iyi idare edilmiş olmak’ anlamına gelir. Peki AB üyesi ülkeler ya da ‘zengin’ ülkelerde enflasyon düşük olduğuna göre Türkiye’de niçin yüksektir?
Konunun uzmanları uzun süreli yüksek enflasyonun sadece ekonomik sıkıntılara değil, sosyal meselelere de sebep olduğunu her defasında ifade ediyorlar. Zaten öyle olmasa Türkiye’yi idare edenler “Enflasyon rakamlarını tek haneye düşüreceğiz” diye vaatlerde bulunur muydu? Enflasyonla mücadele eden şu anki bürokrat kadro iş başına geldiğinde TÜİK enflasyonu %38 civarındaymış. Aradan iki buçuk yıl geçmiş ve şimdi bu rakam %33 civarında. Bu rakamlar ortadayken enflasyonla başarılı mücadele edildiği söylenebilir mi?
Enflasyonla mücadele etmek isteyenler işe ekonomik konularla değil, siyasî meselelerle başlasalar iyi ederler. Hak, hukuk, adalet ve ‘güven’in olmadığı yerde enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşması mümkün olur mu?