"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milleti dinlemek çok mu zor?

Faruk ÇAKIR
16 Aralık 2019, Pazartesi
Yine kısmen ‘hususî’ sayılabilen bir meseleden bahsetmek icap edecek.

Malûm, bilhassa Doğu Karadeniz illerinde yaşayanların ‘yayla’ konusunda bazı dertleri vardır. Bu dertler elbette çözümsüz değil, fakat git gide katmerleşme istidadı gösteriyor.

Aralık ayı başında (1-5 Aralık 2019) bir vesileyle yine Senoz Vadisi’ne (Çayeli) yolumuz düşmüştü. Gerek Çayeli’nde ve gerekse köylerde yaylalarda yaşanan sıkıntılardan söz edenler oldu. Çok kısaca özetlemek icap ederse yayla konusunda şöyle bir durum var: İdareciler, aldıkları yeni bir karar gereği yayladaki evlerin bir kısmını yıkıyor. Görünüşte kanunlara ve yönetmeliklere uygun olan bu yıkımlara vatandaş itiraz ediyor. Yaylada yeri yurdu ve evi olanları doğrudan etkileyen bir yanlış var. 

Hadisenin ayrıntılarını bilmeyenler ise “Yıksınlar tabi. Niçin kanuna uymayan evler yapılmış? Yaparken devlete mi sordular? Çevreye uymayanlar cezasını ödesin” mealinde konuşuyorlar.

Bu mesele elbette tartışma görünen bir konudur. Yaylada evi olanların itirazı şu: “Devlet bir yandan bizi havyancılık yapın diye teşvik ediyor. Öte yandan da hayvancılık yapabilmek için yaptığımız evleri yıkıyor? Bu yanlış değil mi?”

Ölçüsüz, keyfi, kurallara uymayan evler yapılması elbette yanlıştır ve engel olunmalıdır. Ancak fiilî duruma baktığımızda şu an için yıkım kararı alınan ya da yıkılan bazı evlerin ‘kurallara uymadığını’ iddia etmek isabetli değildir. Beton harç kullanılarak tamamen taştan yapılmış ve üzeri de ağaçtan çatı ve sac ile kapatılmış tek katlı evlerin çevreye uymadığını ya da ‘yayla evi olmadığını’ iddia etmek yaylacılık gerçeğiyle örtüşür mü? Rize ve Çayeli örneğinden yola çıkarsak; bazı yaylalardaki evler ahşaptan, (Meselâ: Pelat, Cenlipos, Zargistal, Ambarlı vs.) bazı yaylalardaki evler de tamamen taştan (Şemkoğut, Tahpur vs.) yapılmıştır. Bu tercihler, yaylaların bulunduğu mevkiden kaynaklanıyor. Ormana ve ağaca çok uzak olan Şemkoğut Yaylası’nda ahşap ev yapmak hele eskiden mümkün olmazdı. Aynı şekilde orman  içindeki Pilunçut Yaylası’nda da taştan ev yapmak akıl kârı olmazdı. Ecdadımız da orman içindeki yaylalarda ahşaptan, ormana uzak olan yerlerde de taştan evler (tabiî ki harç kullanmadan) yapılmıştır. Taştan evlerin üstü de o yıllarda ahşap çatı ve sac imkânı olmadığı için brandalarla örtülmüştür.

Aradan yıllar geçti, yaylalara yol yapıldı, imkânlar değişti. Şimdi yaylalarda yapılan taş evlerde beton harç kullanılması ve bu evlere çatı yapılması ‘Yaylaya uymaz, çevreye uymaz, kurala uymaz’ diyerek yıkmak akıl ile izah edilebilir mi? Niçin asırlar önceki mahrumiyet şartlarının devam etmesi istenir? Böyle evleri yıkma hususunda yönetmelik hazırlayan ve karar alanlar bu işleri yaparken bir defa olsun milletin ne düşündüğünü merak etmediler mi? Bu noktada kararlar alırken milletin de fikri alınsa kıyamet mi kopacak?

Muhtemelen büyük şehirlerde oturup, Rize ya da komşu illerin yaylalarında gerçekte neler yaşandığını bilmeyenler, “Oh, ne iyi. Yaylalar istilâdan kurtuluyor. Kaçak yapılar yıkılıyor” diye düşünmüş olabilir. Ama işin özü, özeti ve gerçekleri çok farklı. Başka konularda olduğu gibi burada da ‘yaş’ ile ‘kuru’ birbirine karıştırılıyor. Çevreye uymayan ‘villalar’a itiraz etmek başka, gerçek yayla evlerini sırf ‘beton harç kullanmış ve çatı yapmış’ diye yıkmak çok farklı.

Hatta, evi yıkılmak istenen bir vatandaş bir ilçe kaymakamına “Yıkıma önce filan kişinin [siyasetçi] yayladaki evinden başlayın” demiş. Zor durumda kalan kaymakam da valiye, “Vatandaş böyle konuşuyor. Sıkıntıdayız” diye dert yanmış.

Tahkik etme imkânımız olmadı, ama şöyle bilgiler de dinledik: Kendisi de Çayelili olan eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, ilgilileri arayıp; “Yıkımlar dursun. Ben ‘Ankara’ ile konuşurum” demiş. 

Netice, yaz aylarına kadar yıkımlar ertelenmiş gibi, ama vatandaş dikkate alınmamaktan dolayı sıkıntılı, dertli vesselâm.

Okunma Sayısı: 2634
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı