Asıl adı Ömer Okçu olmakla birlikte, “Hekimoğlu İsmail” adıyla tanınan “Minyeli Abdullah”ın yazarı, muhterem ağabeyimizi Pazar günü duâlarla ebedî âleme uğurladık.
Hekimoğlu İsmail’in kaleme aldığı “Minyeli Abdullah” romanı çok okunan ve bilinen eserler arasında yer aldı. Kitapta anlatılan hadiseler güya Mısır’da geçiyor, ama okuyan herkes benzer hadiselerin ülkemizde yaşandığına şahitti. Kitabın ilgi görmesinin bir sebebi de belki buydu.
Hekimoğlu İsmail, Yeni Asya’nın yayınlandığı ilk yıllardaki yazarları arasındaydı. Minyeli Abdullah başta olmak üzere çok sayıda eseri Yeni Asya Yayınları arasında neşredildi. Hekimoğlu İsmail’i önce eserlerinden, sonra da şahsen tanıdık. İstanbul, Cerrahpaşa semtinde, ‘son şahitler’den olan Ali Demirel Ağabeyle aynı binada oturuyordu. Bir defasında Ali Ağabeyi ziyaret ettiğimizde onu da görmüş ve kısa bir sohbet etme imkânı bulmuştuk. Ayrıca değişik kitap fuarlarında ve kendisiyle ilgili olarak düzenlenen ‘hatırlama’ toplantılarında da kısa sohbetlerimiz olmuştu.
15 Ocak 2022’de vefat eden Ömer Okçu Ağabeyin cenaze namazı 16 Ocak 2022’de, Altunizade’deki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde ikindi namazı sonrası kılındı. Salgın şartlarına rağmen cenaze gayet kalabalıktı. Cenaze vesilesiyle pek çok kişiyle görüşmek de mümkün oldu.
Cenazeye siyasetçiler de katıldı, ama esas onu kitaplarıyla tanıyanlar vardı. Gerek cenaze başında ve gerekse camide yapılan kısa konuşma ve duâlarda onun ‘yazı’ya verdiği öneme dikkat çekildi. Kalabalık cemaatin hem hak helâlliğinde bulunması hem de “İyi bilirdik” şeklindeki şehadeti inşallah makamının âli olmasına vesile olur.
Hekimoğlu İsmail, aynı zamanda Üstad Bediüzzaman’ı hayattayken ziyaret edenler arasında yer almıştır. Kendi anlatımıyla, “Bediüzzaman diye bir âlim var. Ondan haberin var mı?” benzeri bir soruya muhatap olunca, “Madem o hapistedir, ben ona hizmet edeceğim” der ve onu ziyaret etmek için yollar arar. İstanbul’daki ‘dershane’ye gidip derdini anlatır ve aldığı “Tarihçe-i Hayat” adlı eseri ona teslim etmek ve ziyaret etmek üzere Eskişehir üzerinden Emirdağ’a gider. Neticede Bediüzzaman’ın kaldığı eve bir şekilde ulaşır. Üstad onun da bulunduğu odada ilk bakışta bir vesile yokken, “Almanya ve Amerika’dan Risale-i Nurlar isteniyor. Bu eserleri oralara götürmek gerekir” deyince bunu bir emir telâkki eder.
Askerde füzeci olan Hekimoğlu İsmail’in bir kurs vesilesi ile Amerika’ya tayini çıkar. Amerika’ya giderken bir bavula Risale-i Nur doldurur ve Esenboğa Havaalanı’na gider. Havaalanı gümrüğünde herkesin bavuluna bakılırken hıfzı İlâhî ile içinde Risale-i Nur olan Ömer Okçu Ağabeyin bavuluna bakılmaz. “Yüz asker öğrenciydik, 200 bavuldan sadece benim bavuluma bakılmadı” diyor ağabeyimiz. Sonra uçakla Amerika’ya gidince oradaki gümrükte de yine bu bavul açılmaz ve Risale-i Nur’lar hıfzı İlâhî ile Amerika’ya ulaştırılmış olur. Bu hadiseye şahit olan Hekimoğlu İsmail Ağabeyin bir arkadaşı “Bu tasadüf olamaz” diyerek Risale-i Nur okumaya başlamış. (İlgili video ‘sanal âlem’de vardır.)
Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilen ve “son şahitler” arasında yer alan Ömer Okçu ya da kitaplarındaki ismiyle Hekimoğlu İsmail Ağabeye rahmet duâsıyla. Mekânı Cennet olsun inşallah. Amin.