Son yıllarda sigaraya karşı haklı olarak büyük bir mücadele veriliyor. Kapalı mekânlarda sigara içilmesi yasak. İçenlere ve içtirenlere yüksek miktarlarda para cezası var. Bazı aksamalar olsa da bu mücadele devam etmeli.
Tabiî ki esas mesele, insanların sigara içmeye hiç başlamayacak şekilde eğitilmesidir. Sigaranın reklâmını yapmadan ve kötülüğünü anlatarak bilhassa çocuklarımızı bu kötü alışkanlıktan uzak tutabilmeliyiz. Bu noktada okul ve arkadaş çevresi çok önemli. Üzüm üzüme baka baka kararır misali, “Bir defa içmekle tiryaki olunmaz” denilerek çocuklar sigara alışkanlığına itiliyor. Hele eski yıllarda sigara içmeyene kötü nazarla bakılırdı. “Nasıl olur da bir genç sigara içmez?” denilerek manevî baskı yapıldığına herkes şahit olmuştur.
Sigara reklâmları yasak olduğu için üreticiler ‘gizli reklâm’ yapmanın peşinde. Eski dönemlerde çekilen filmlerdeki sigara içme sahneleri de ‘buzlanarak’ gösteriliyor. Yasağa uymayanlara para cezası var. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, haber, dizi, film ve müzik klibi gibi yapımlarda sigara görüntüsüne yer verilmesi sebebiyle medya hizmet sağlayıcılara 397 kez müeyyide uygulandığını açıklamış. (AA, 8 Ocak 2020)
RTÜK personeline “Neden Sigarayı Bırakmalıyız” başlıklı bir konferans veren Prof. Dr. Nazmi Bilir ise, sigaranın dünyayı tehdit eden sinsi bir tehlike olduğunu ifade ederek bu alandaki mücadeleyi özel hayatında da gönüllü olarak yürüttüğünü söylemiş. Türkiye’de nikotin bağımlılığı nedeniyle yılda yaklaşık 100 bin kişinin öldüğünü dile getiren Şahin, sigara karşıtlığının herkesin aslî görevi olması gerektiğini belirtmiş. Şahin, gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığı giderek azalırken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise arttığına işaret etmiş.
Türkiye’de sigara alışkanlığı sebebiyle bir yılda yaklaşık 100 bin kişinin ölmesi hakikaten dikkat çekilmesi gereken bir tablo. Neredeyse bir şehir, sigara alışkanlığı sebebiyle ölüyor. Bu alışkanlığın mutlaka engellenmesi icap eder. Öte yandan gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığı azalırken, az gelişmiş ülkelerde artması ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir durum.
Dolaylı ya da doğrudan, gizli ya da açık sigara reklâmı yapanların uyarılması ve para cezası verilmesi elbette çok mühim. Bu sebeple medya hizmet sağlayıcılara 397 kez müeyyide, ceza uygulanması elbette sevindirici. Ancak sigaradan daha büyür bir tehlikenin farkına varılmaması ne ile izah edilecek?
Sigara insanların ‘üç günlük’ dünya hayatını karartırken; müstehcen yayınlar ise ebedî olan ahiret hayatını karartmanın peşinde. Gazete, dergi, internet ya da TV’lerdeki müstehcen yayınlara karşı çok daha tepkili ve kararlı bir mücadele başlatmak gerekmez mi? Müstehcen yayınların gençler üzerinde bıraktığı olumsuz etki, sigaradan bin kat daha ‘öldürücü’ değil mi?
Evet, sigara ile mücadele haklıdır ve devam etmelidir. Ancak bu mücadeleden daha fazlası her sahada devam eden müstehcen yayınlara karşı da yapılmalıdır. Gazeteler, televizyonlar ve tabiî ki ‘sanal medya’ müstehcen yayınlar konusunda birbiriyle yarışıyor. Bu tehlikenin farkına varmalı ve müstehcen yayınlara karşı da büyük bir kampanya başlatmalıyız. Kalplerin ve maneviyatın öldürülmesi, akciğerlerin karartılmasından daha tehlikeli değil mi?