Tabiî ki dilin kemiği yok. Hele bir de medya gücünü ‘gerçekleri örtmek’ için kullanabiliyorsanız mesele yok. Bu durumda yanlışı doğru, hatayı sevap, çirkini güzel gösterme imkânı da bulursunuz.
Türkiye’yi idare edenler yıllardan beri bunu yapıyor ve görünüşe göre de başarılı oluyorlar. Ancak gerçekler karşısında ‘yanlış’ların uzun dönemde galip gelmesi mümkün olur mu? 20 ya da 30 yıl süren işlerin ‘kısa’ olduğunu söylemek elbette kolay değil. Ancak bir milletin tarihi düşünüldüğünde değil 30, 90 yıl da kısa sayılabilir.
Türkiye’yi idare edenler, bir beyanlarında “Eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük iddiasında da değiliz” demişler. Bu açıklamadan şu anlam çıkmaz mı: Ülkemizin 99 meselesi vardı ve biz bunun sadece eğitim hariç olmak üzere 98 adedini çözdük.
Peki, Türkiye ve dünya gerçekleri bu beyanı doğrular mı, tasdik eder mi? Vatandaşa sorulsa ekseriyet problemlerin çoğunun devam ettiğini ve hatta bazılarının daha da arttığını söylemeyecek mi?
Elbette eğitim meselesi, iktidarın sınıfta kaldığı konulardan biridir ve bu noktadaki itiraf ilk defa dile getirilmiyor. Çok defa yapılan açıklamalarda “Eğitim konusunda başarılı olamadık” demişlerdir. Ancak bu itiraf, başka konularda başarılı olduklarını kesin olarak göstermez.
Herkesin dilinde olduğu üzere, iktidar ve Türkiye’yi idare edenler yine çok iddialı oldukları ekonomi ve dış politika konusunda sınıfı geçebilirler mi? Hayat pahalılığına bir çare bulunabildi mi? Enflasyon bildiğiniz gibi... Düşünün ki 2025 yılının sonuna gelindi ve resmi açıklamalara göre yüzde 30 civarındaki enflasyonla neredeyse övünecekler. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere çoğu ‘doğru idare edilen ülkeler’de yıllık enflasyon tek hane ile ifade edildiği halde onlar bu rakamlarla bile övünmüyor. Peki, bizim idarecilerimiz nasıl oluyor da yüzde 30 nispetindeki bir enflasyon nispetini başarılarına delil olarak sunuyorlar?
Benzer şekilde dış politikadaki gelişmeler ne ölçüde milletimiz ve ülkemizin menfaati yönünde gelişiyor? Geriye doğru bakıldığında Irak, Suriye ve Mısır konusundaki politikaların büyük ölçüde iflas ettiğini kim inkâr edebilir? Mısır’daki idare ile en üst seviyede kavga edenlerin daha sonra neler yaptıklarını millet görmedi mi? Burada yanlış olan en baştaki ölçüsüz kavgaydı. Yoksa bütün dünya ülkeleri ile diplomasi çerçevesinde işlerin yürütülmesi en doğru olandır. Suriye meselesi de yine Türkiye’yi idare edenlerin sunduğu gibi gelişmedi. Ve işin nerelere gideceği de şüpheli...
Dolayı ile “Eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük iddiasında da değiliz” diyenleri “Hangi problemleri tam olarak çözdünüz ki?” diye sormak en iyisi...