Toprağın altındaki bir sütun kalıntısı, eski bir çeşme, yüzyıllık bir cami ya da taş bir konak…
Hepsi birer kültür varlığıdır. Çünkü geçmişimizin izlerini bugüne taşıyan, bizi biz yapan değerlerdir bunlar. Her biri bir milletin hafızasını, zevkini, inancını ve emeğini anlatır.
Bu değerlerin korunması, sadece taş duvarların değil, bir medeniyetin ruhunun korunması anlamına gelir. İşte bu yüzden, tarihi veya sanatsal değeri olan yapılar, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları tarafından tescil edilerek özel koruma altına alınır. Bu tescil, “burası artık yalnız bir bina değil, geçmişin bize bıraktığı bir emanettir” demektir.
Koruma, yalnızca binayı yıkmamakla sınırlı değildir. Onu aslına uygun biçimde korumak, bakımını düzenli yapmak, hatta çevresini bile bir planına göre düzenlemek gerekir. Her türlü onarım, tadilat ve kullanım değişikliği uzman izni olmadan yapılamaz.
Bu anlayışın en güzel örneklerinden biri, Denizli’nin Pamukkale ilçesindeki Hierapolis Antik Kentidir. Yaklaşık iki bin yıllık bu antik şehir, Bizans döneminde önemli bir dinî merkez olmuş; içinde tarihi yapılar barındırır. Hierapolis, zaman içinde depremlerle yıkılmış, kısmen toprağa gömülmüş olsa da bugün özenli koruma çalışmaları sayesinde yeniden ayağa kalkmaktadır.
Kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile uluslararası arkeologların gözetiminde sürdürülmekte; bulunan her taş, ait olduğu yere dikkatle yerleştirilmektedir. Ziyaretçiler için yürüyüş yolları düzenlenmiş, bazı bölgelere giriş sınırlandırılmış, böylece hem bilimsel çalışma hem de turizm dengesi sağlanmıştır.
Hierapolis örneği bize şunu hatırlatıyor: Koruma, geçmişle gelecek arasında kurulan bir köprüdür. Biz o köprünün bekçileriyiz. Çünkü geçmişine sahip çıkan toplumlar, geleceğini de sağlam temeller üzerine kurar.
Türkiye’nin dört bir yanında koruma altına alınan sayısız eser, bu bilincin canlı örnekleridir:
Efes Antik Kenti (İzmir), Safranbolu Evleri (Karabük), Divriği Ulu Camii (Sivas), Göbeklitepe (Şanlıurfa), Nemrut Dağı (Adıyaman), Topkapı Sarayı (İstanbul), Sümela Manastırı (Trabzon), Afrodisyas Antik Kenti (Aydın) ve daha niceleri…
Her biri, bu topraklarda medeniyetin ve inancın yüzyıllardır nasıl yoğrulduğunu anlatan sessiz birer şahittir.