Ruhu gülümseyen bir genç olmak, her genç için kolay değil.
Bazı gençler var, dünyanın fani olduğunu görmekten âciz gözleri ile bir ateşe doğru koşuyorlar. O gençler “Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek” hakikatinden habersizler.
O gençler dünyanın geçiçi cazibesine aldanan ve nefsine karşı zayıflık gösterenlendir. Gençlik hissiyatların dinlendikleri için yarını olmayan duygularına ve geçici heveslerine kurban oluyorlar. Ruhlarında açılan yaralar belki de onları sonsuz bir perişanlığa, sonsuz bir çıkmaza sürüklüyor.
Lâkin bazı gençler uçurumdan atladı diye, koca bir nesil aynı uçurumdan atlaması söz konusu olamaz. Elbette iman hakikatlerini ruhuna ve kalbine nakşeden bir gençlik de var.
Ahirzamanda genç olmak ağır bir imtihana muhatap olmaktır. Ahirzamanda ruhu gülümseyen bir gençlik lâzım.
Ruhu gülümseyen bir gençlik lâzım. Meryem misali iffetli, Yusuf misali güzel. Onlar yarını olmayan duyguların değil, bu zamanın en büyük meselesi olan imanı, derdinde olmalı. Ruhu gülümseyen gençler rıza-yı İlâhiyi kazanmak arzusunda. Onlar Nurlara talip.
Efendimiz (asm) bir hadis-i şerifte: “Gençlik yıllarında Allah’a kulluk yapanın, ihtiyarlık zamanlarında kulluk yapmaya başlayana üstünlüğü, peygamberlerin insanlara olan üstünlüğü gibidir. (o derece faziletlidir)”
Ruhu gülümseyen bir gençlik lâzım . Yüreklerinde kötü duygular değil, yüreklerinde sevgi taşınmalılar. Bakışları güzel bir kalbin aynası olmalı.
Bir genç aykırı ve isyankâr ise göremediği bir yangını içinde yanıyor demektir. Gençlik bir arayış, kendini bulmak ve artık kendini bilmek derdinde olmalıdır. Kendini bilen bir genç, elbette Rabbimiz de bilendir. Kendini bilen bir genç olmak dünyaya aldanmak değil, ahiretini kurtarmak için nefsi ile mücadelesi olandır .
Ruhu gülümseyen bir gençlik lâzım. Bir genç yaptığı yanlışlarla yaprak misali savrulmamalı. Savrulup kaybolmamalı. Bir genç, “ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Bu dünyada ki vazifem nedir?” sorularını kendine sormalıdır. Ve hayatını bu sorulara verdiği cevaplar doğrultusunda yaşama gayreti göstermelidir.
Üstadımız Bediüzzaman diyor ki: “Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruâda kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada hem kabirde hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik manen bâki kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak.”
Ebedî bir gençliği fani gençliğe feda etmeye, ruhu gülümseyen gençlerden olmak ümidi ve duâsıyla.