"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ali Et- Taberî (2)

Feyzullah ERGÜN
04 Ağustos 2021, Çarşamba
Yunan filozoflarından Aristotales diyor ki:

“İlim şerefli güzellikler kaynağıdır. Bazı ilimler daha değerlidir, tıp gibi. Tıp konusu, herkesi ilgilendiren en faydalı bir bilim ve sanattır. Bu, kuyumculuk ve marangozluk sanatına benzetilebilir. Aristo bu konuda isabet ederek, doğru söylemiştir. Dünya ve ahiret ile ilgili yaşanacak kuralların, idrak edilerek yaşanmasının temeli kuvvete dayalıdır. Kuvvet de sağlığa, sağlık ise insan mizacını oluşturan dengeleri sağlayıcı iç salgı sistemine (Endokrin sistemi), bu sistemin düzenli faaliyetini de ALLAH’ın izni dairesinde, tıp sanatının mensupları tarafından, insanlara en uygun şekilde uygulanması ile vücut sağlıklarının düzenlenmesidir. 

Bu gerçekler ışığında insanların, ne mal ne de içinde yaşadıkları topluluğun güçlerinin, sağlığın yerini alamayacağına inanmalarını sağlamıştır.

Hastalıkların birçoğu gıda ve sağlıklı beslenme ile tedavi edilebilir. Tedavide beslenmenin önemi, İLâÇLARDAN ÖNCE GELİR. Hekim Hipokrat’ın dediğine göre; vücuda alınan bir ilâç, vücutta bir hastalıkla karşılaşmazsa, organizmanın derinliklerinde, korkulacak bir hale gelir. Hekime uygun olmayan davranışlar, hastaya ilâç içirmeye düşkün olması, hastalığı kesin teşhis etmeden, tedaviye başlamada acele etmesi ve tecrübesi ile gururlanmasıdır. Hipokrat’ın dediği gibi “ÖMÜR ÇOK KISA, YAPILACAK İŞLER İSE ÇOK FAZLA, ZAMAN DA HIZLI GEÇMEKTE, tecrübeye güvenmek tehlikeli olduğundan, uygulamalarda sıkıntı ve zorluklar yaşanabilmektedir.” Uygulamalarda gördük ki, bir ilâç bazılarına fayda sağladığı gibi, diğerlerine zararlı olabilmektedir. Hastalık, hastanın mizacına göre, farklılık gösterebilir. Hastalığa uygun olmayan, bozuk ve küflü ilâçlar, hastalığın şiddetlenmesine yol açar. Tabip ilâçların ölçüsünü ve karışımlarını iyi bilmelidir. Bu tedavide hastanın direncini iyi değerlendirmesi gereken tabip, uygun gelecek ilâcı uygulamaya başlayabilir. Tabip, hastalığın devrelerini, diğer organların durumunu öğrendikten sonra, zararlı olabilecek olanlarından uzak durmalıdır. Yapılması gereken uygulamanın, zıddını uygulayan hayırlı olmayan bir iş yapmıştır. İlme uygun, faydalı ve hayırlı bir tedavi uygulayan hekim için, hayırlı duâ ve işlerinde bereketler temenni edilir. ALLAH (cc) şifayı onun elleri ile nasip eder. Dünya ve ahirette feyiz ve sevaba nail olur.

Tıp ilmini talep edenler için Hipokrat diyor ki: “O kişi tam ve sağlıklı bir nefis muhasebesi yapmalı, ahlâkı ve yüz ifadesi çok güzel, vücudu temiz ve nezih kokulu olmalıdır. Merhamet duygusu, vakar ve ciddiyet onun özellikleri olacağı gibi, edep fenleri (psikoloji, pedagoji ve edebiyat) ile de yakından ve devamlı şekilde ilgilenmelidir.” 

Aristotales’in görüşüne göre: “Tıp ilmi mevcut olanla uğraşan, pozitif bir bilim koludur. Ona karşı fikir beyan eden, ya bir muannid veya akılsız bir deli olabilir. Tıbbın faaliyet alanı, sağlığı koruma (hıfzıssıhha) ile hastalıkları tedavi ederek yok etmektir. Bu çalışmalarda önce fikir, plân ve düşünceden sonra, pratik faaliyet gelir. Yapılan faaliyet ilk düşünce ile uyumlu olmalıdır. Şu misale benzer ki, bir ev inşa edecek olan, plânlayarak önce temel, zemin ve duvarlarını yaptıktan sonra, üstünü kapatarak tamamlar. Tıp ilminin temeli de hıfzıssıhha (sağlığı koruma ve hijyen) kurallarıyla, insan vücudunun korunmasıdır.” İnsan kâinatın parçalarından bir parçadır, parça bilinmeden bütün bilinemez. Yapılacak faaliyetler sağlıklı ve plânlı düşünce ile, karmaşık hale getirilmeden başlatılarak en güzel şekilde bitirilmelidir. Bütün ballar tatlıdır, bütün tatlılar da baldır, yanlış düşüncesi ile hareket edilmemelidir.

Kalbin faaliyetlerinin bir göstergesi olan nabız, sağlık, hastalık, sevinç, hüzün ve korku hallerinin yansımalarıyla değişik haller alır. Beyinde ise, duyu merkezleri, bilinçli hareketler ve konuşma kabiliyetinin yerleştirildiği hayatî noktalar bulunmaktadır. Beyin, vücutta bulunan bütün organların en soğuk olanıdır. Bütün sinirlerin başlangıç noktaları, beyin merkezinden kaynaklanmaktadır. Beyinden dallanan sinirler, kas ve eklemlere dağılarak, hareket fonksiyonlarını düzenler. Nasıl ki, güneş sıcaklık ve ışınlarını, üzerlerine doğduğu bütün varlıklara yaydığı gibi, beyin de sinir sisteminin yayılan ağlarıyla, bütün organları duyu ve hareketleriyle kuşatır. Bu sinirler büyük bir sessizlik içinde fonksiyonlarını yerine getirirken, ruhun kâinata açılan kapısı olan gözün, görmesinde görevli olan sinirlerdeki GÖRME NURUNUN göz çukuruna akması, saklı bir sırdır. Beyin, fikir, düşünce ve hikmetin de merkezidir.

Galen (Calinus), yeni doğan bebeklerin beslenmesinde en önemli gıdanın anne sütü olduğunu, bunun için de annelerin sağlıklı beslenmeleri esastır. Sindirimi kolay olan tavuk eti, kuzu eti, keşkek ve pişmiş buğday gibi gıdalarla beslenmeleri ve yemekleri sindirmeden bebeklerini emzirmemeleri gerekir. Anne sütünün tad ve kalitesini bozacak soğan, sarımsak gibi gıdalardan uzak durmalıdırlar. Annenin sütü azalırsa, sıcak su ile banyo yapmalı, roka tohumu, anason veya havuç suyu içmelidir. Anne sütü çok yoğunlaşırsa, SEKENCEBİN (sirke-bal karışımı) içilmeli, egzersiz yapmalı, beslenmesine özen göstererek, dağ kekiği çayı içilmelidir. 

Anne sütünün en kalitelisi, tırnağa damlatıldığında dağılmadan, akmadan duran süttür.

Fars (İran) hekimleri, Kara Halile’nin mideyi kuvvetlendirip, sindirimi kolaylaştırdığını ve sağlığın korunmasında her durumda ve birçok hastalıktan korunmada, faydalar sağladığını söylemişlerdir. Faydalı bir uygulama olarak, her ayda 7 gün, her öğünde 30 gram kuru üzüm yemek, akciğerleri balgamdan arındırdığı gibi, zihin ve hafızayı da güçlendireceğini tavsiye etmişlerdir. Bu uygulamanın yerine 7 gün sabah-akşam ZENCEFİL-BAL karışımından birer tatlı kaşığı miktarı yenirse veya kış günlerinde, her gün 3 lokma bal, yaz günlerinde günde bir salatalık yiyerek akciğer hastalıklarından korunma sağlanabilir. Mercanköşk, toz halinde veya yağ halinde koklanırsa, baş ağrısı ve katarakt’tan korunmaya destek verecektir.

SAĞLICAKLA KALIN.

Okunma Sayısı: 1956
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Esma

    12.8.2021 22:26:43

    Çok istifade ettiğim bir yazı oldu Allah razı olsun

  • Halil İbrahim Karahan

    4.8.2021 08:40:37

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı