"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fizyolojiden Marifetullah mesajları (8)

Feyzullah ERGÜN
15 Nisan 2019, Pazartesi
Vücudun hayatî fonksiyonlarını, oksijen ve karbon dioksitin aşk-ı kimyevî etki ve tepkimeleriyle, aralıksız sürdüren solunum sisteminin gerçekleştirdiği işlemler, akılla kavranamayacak kadar derinlik ve inceliktedir.

Akciğerlere giren oksijen zerreleri, kanı temizleyip, hücreleri de havalandırmaktan başka, daha birçok fonksiyonları gerçekleştirir. Birkaç tanesini kısaca anlatarak, İlâhî sanat karşısındaki hayret ve tefekkürümüzü arttırmaya çalışalım. “RABBİ ZİDNİ İLMEN” (Ya Rabbi, ilmimi arttır.) dedikçe, ilim ve marifetimizin artmasına kaynak sağlayabileceğimizi, Rahmet-i İlâhiye’den ümit ediyoruz.

“Sindirim sistemi aracılığı ile güneşten gelen enerjinin depolanmış hali olan gıda maddeleri alınıp, parçalanarak vücuda kazandırılır. Fakat bu gıda maddeleri, tek başına hiçbir işe yaramaz. Solunum sistemi ile sağlanan oksijen olmazsa, vücuda yük olup, sıkıntı verirlerdi. Gıda maddelerinin karbon bağlarında depolanmış enerji, yanmamış kömür gibidir. Kömürlükte duran kömür, sobaya konup, kibritle tutuşturulmazsa, hiçbir fayda vermez. Aynen onun gibi de, yediğimiz gıdaların organik karbon bağlarında tutulmuş olan enerjiyi yakarak, açığa çıkaramazsak, vücuttaki hiçbir organ ve sistem çalışmaz. Tıpkı elektriği kesilmiş cihazlar veya benzini olduğu halde, marşı basmadığı için çalışmayan otomobil gibi yerinde kalır. Sobadaki kömürü yakmak için, havadaki oksijene ihtiyaç olduğu gibi, vücuttaki gıdaları yakmak için de, oksijene ihtiyaç vardır. Yanan kömürün enerji verirken, çıkardığı boğucu dumandaki karbon dioksiti atmak için, borularla bacaya verildiği gibi, yanma neticesinde açığa çıkan karbon dioksiti de, vücuttan dışarı atmak mecburidir.

Bütün bu işleri yapabilmemiz için, Yaratıcımız, bizlere mükemmel bir solunum sistemi ihsân etmiştir. Ana organ olarak akciğerler (REE) başta olmak üzere, burun ve ağız boşluğu, yutak, gırtlak ve nefes borusu gibi hava yollarını da, yardımcı olarak yaratılmasıyla kurulmuş olan, solunumla vazifelendirilmiş bir sistem sayesinde, havada çok bol olarak bulunan oksijen alınabilmektedir. Bu oksijeni kullanarak, gıdaları yakıyor ve enerjilerini açığa çıkarabiliyoruz. Bu enerji ile, hem vücut sıcaklığı sağlanarak, ısıtılıyor, hem de bütün diğer sistemlerin faaliyetlerine enerji yollanabilmektedir. 

Bu fonksiyonların düzenli devam edebilmesi, havadaki oksijen miktarına bağlanmıştır. Havanın içindeki gazların miktarları bu kadar hassas ayarlanmasaydı, ne insanlar ne de hayvanlar yaşamaları için gerekli oksijeni alamazlardı. Havada yaklaşık % 21 nisbetinde bulunan oksijen, biraz daha fazla olsa, kolayca yanardık, az olsaydı oksijen kana geçerek, HEMOGLOBİNE tutunamazdı. Kendi kendine veya tesadüfen meydana gelmesi mümkün olmayan havadaki gazların terkibini ayarlayan ile, bizi YARATAN aynı KUDRETİ SONSUZ ZAT’TIR (cc).” 24 Burada sonsuz ilim ve kudret ile birlikte, mütekabiliyet (karşılıklı uyum), nuraniyet ve şeffafiyet sırları da, tecelli ve inkişâf etmektedir.

Solunum sistemini meydana getiren organların yaradılışındaki nizâm; intizâm ve anatomik yerleşimlerindeki sanatın mükemmelliği dairesinde, akciğerleri yapacakları fonksiyonlara uygun ve en mükemmel şekilde, AHSEN-İ TAKVİM’DE YARATAN SAN’ATKÂR’IN (cc), esma-i hüsnasına ayna olabilecek kabiliyette, vazifelendirmiştir. “Göğüs boşluğuna sağlı sollu iki körük şeklinde yerleştirilmiştir. Sağ akciğer 3 parçadan (LOB), sol akciğer ise 2 parçadan dizayn edilmişlerdir. Bunların eşit yaratılmamasının hikmetlerinden birisi, sol tarafta iş ortağı olan kalbe yer açmak ve daha kolay yerleşmesini temin etmek içindir.” 25 Solunum sisteminin akılları hayrette bırakan, nefes yolunu, yemek borusu fonksiyonlarıyla, düzenli bir sıralama içinde, süper otomatik bir teknikle çalıştırılan ve EPİGLOT (yemek borusu girişi ile solunum yolunu aynı anda idare eden, iki tarafa hareketli mekanik kapak) adı verilen, anatomik yapıdır. Yemek geçerken, hava yolunu kapatır, nefes alırken yemek borusunu kapatır. Aksi halde, hayatın devamı mümkün olmazdı, çünkü boğulurduk. Yalnız epiglotun düzenli fonksiyonunu, tefekkür edersek, San’atkâr’ının (cc) azametini anlamamıza yetecek, büyük bir delil ile karşılaşacağız. Eserin harika oluşu, MÜESSİR’İN ilim, kudret ve azametine burhan-ı kat’idir.

Solunum sisteminin giriş kısmına (LARENKS) yerleştirilen bir başka mu’cize de, konuşmamızı sağlayan, SES CİHAZIDIR. Karşılıklı ses tellerinin (VOKAL KORTLAR) çok amaçlarla yerleştirildiği; geniş kapsamlı konuşmaların yapılmasını sağlayan, küçük ve çok duyarlı bu İlâhî sanat eseri, insanı sanattan, sanatkârına ulaştırabilecek, bir cihaz olduğu açıkça görülmektedir. Ses çıkarma ve konuşma mekanizmasının işleyişi, şu şekilde gerçekleşmektedir. “Konuşma, sadece solunum sistemi ile değil, aynı zamanda konuşmanın beyindeki, özel kontrol merkezleri, beyindeki solunum kontrol merkezleri ve ağızla, burundaki yapılarla ilgilidir. Larenks, özellikle bir VİBRATÖR (titreşimi sağlayan) olarak görev yapmak üzere, adepte olmuştur. Titreşim elementi oluşturan ses telleri (vokal kortlar), larenksin yan duvarlarına yapışmış ve çok sayıda özel kaslarıyla gerilir ve pozisyon değiştirirler. Normal solunum sırasında, teller havanın kolayca geçebileceği şekilde genişlemiştir. FONASYON (konuşma) sırasında ses telleri, aralarından hava geçerken, vibrasyon oluşturacak şekilde, birbirlerine yaklaşırlar. Vibrasyon perdesi, daha çok tellerin gerilme düzeyi ile belirlenir. Ayrıca tellerin birbirine ne kadar sıkıca yaklaştıklarıyla ve kenarlarının kütlesiyle de ilgilidir. Ses telleri, çeşitli kas ve kıkırdaklara bağlanmış olduğundan, çeşitli hareketlerle sağlanan ve aralarından geçen, CO2 yüklü havanın, ses tellerine farklı biçimler vererek, çeşitli tonlarda ses çıkarılmasını sağlarlar.”  26

Solunum sisteminin sağlıklı fonksiyonları, vücudun hayatî dengelerinin sağlanmasını üstlendiği gibi, ayrıca akciğerlerin özel olarak, hayatın başlangıç noktasından, son anına kadar alınan her nefeste HAY, verilen her nefeste ise HU zikrinin devamı fıtrî olarak bir ŞÜKR-Ü DAİMİYİ vird edinmeleri, dikkat edilerek kulak verilirse, net olarak fark edilecektir.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

24) Organların Dilinden, s. 66.

25) Age. s. 75.

26) Tıbbî Fizyoloji, s. 481.

Okunma Sayısı: 1862
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı