“Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasından…” kurtulabilmek için, hastalığın iyice anlaşılmasından sonra, korunma ve tedavi yollarının pratik hayata geçirilmesi, bu yolda atılacak ilk adımdır. Zira, bu acımasız uygulamaları durdurmaya çalışabilecek tamircilere ihtiyaç büyüktür. Bu gaddar asrın gıda üreticileri bilerek, bilmeyerek şimdiye kadar görülmemiş bir ölçekte, çeşitli kronik hastalıkların hızla yayılmasına neden oldukları klinik ve laboratuvar araştırmaları sonucunda, her geçen gün daha net ortaya çıkarılmaktadır. Beslenme ve gıda problemlerini bilerek bozguna uğratanların, gıdayı bir silah olarak kullandıklarını bizzat kendileri itiraf ettiklerinden, kesinlik kazanmıştır. Sevinçli bir müjde olarak algılanması gereken, insaflı bilim insanlarının bu büyük tehlikeye karşı, insanları bilgileriyle cömertçe aydınlatmalarıdır.

Sağlıklı beslenme alanında yoğun çalışmalar yapan ve hastalıkları FONKSİYONEL TIP bakış açısından değerlendiren Cleveland Clinic Functional Medicine Direktörü, Dr. Mark HYMAN’ın gıdaları ilaç olarak kullandığı sağlıklı hayat tavsiye ve reçetelerinden faydalanmaya çalışarak, bilgi dağarcığımızı zenginleştirmeye çalışacağız. Esas hedef hastalıkların belirti ve teşhislerinden önce, hastalıkların meydana gelmesine neden olan organizmanın biyolojik yapısını olumsuz etkileyen nedenlerin araştırılarak, temel prensip alınması sonucunda, sağlıklı hayatın sağlanmasına daha kısa yoldan ulaşılacağı bilincidir.

Fonksiyonel tıbbın temel prensiplerine, İslâm tıp tarihindeki günümüze ışık tutan hekimlerin eserlerinde karşılaşıyoruz. Bu görüş temelinden hareket eden İslâm hekimleri, zamanlarında güçlü bir tıp ve tedavi kurumlarıyla, dünyaya örnek olmuşlardır. Fonksiyonel tıp çalışmalarına güçlü katkılar sağlayan Dr. Mark Hyman’ın koruyucu (profilaktik) hekimlik prensiplerinden yararlanmak ve faydalı bilgilere hayatımızda uygulama alanı sağlamak gayesiyle, dikkatli ve ilgili nazarlara sergilemeye gayret edeceğiz.

“İnsanların genellikle yedikleri ile duyguları arasındaki bağlantıyı fark etmediklerini görüyorum. Çok sayıdaki sorunun büyük bölümü yediklerimizden kaynaklanıyor. Birinci ilkemiz gerçek yiyecekler yemek. Gıdanın aslında ilaç olduğunu biliyoruz. Yediklerimiz bize enerji ve kalori sağlamakla kalmaz, ilaç işlevi görür. Gıda bir yandan bilgidir. Her lokmamızda biyolojimizin nasıl programlanacağına dair bazı talimatlar vermiş oluruz. Gen ifademizi, hormonlarımızı, BEYİN KİMYAMIZI, bağışıklık sistemimizi ve mikrobiyomumuzu (vücudun onarım ve ahengini sağlayan, faydalı mikro canlılar. F.E.) böyle düzenleriz. Vücuttaki hemen her şey, yediklerimizden etkilenir. Yanlış gıdalar yerseniz, yanlış mesajlar gönderirsiniz. Doğru beslendiğinizde, vücuda doğru mesajlar gider. Gayemiz tam da bu.

Sistemimiz için toksik, yani zehirli olan, enflamasyona (iltihap kaynağı) yol açan, bağırsağımızı mahveden yiyeceklerden kurtulup, bizi tazeleyecek şeylere geçiş yapıyoruz. Son derece basit bir yaklaşım. Büyük oranda sebze, bolca iyi yağ, bolca lif ve bolca temiz protein tüketiyoruz. Ayrıca kahvaltıya çok önem veriyoruz. Sabahları proteine ihtiyaç varken, şeker ve nişastadan kesinlikle uzak durulmalı. Günlük beslenmemize şekerli kahve, çay, mısır gevreği, kek, çörek, simit, ekmek gibi karbonhidrat içerikli yiyeceklerle başlamayın. Vücuda yeniden belli bir ritim kazandırmanın ve sinir sistemini tazelemenin yolu, doğru beslenme ve hayat düzenini alışkanlık haline getirmekten geçiyor.” (1)

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnot:

1) 3-9 Kasım 2023 Oksijen Gazetesi.