“Astronomi ilminin gelişmesine, ne Romalılar ne de Hintliler katıldı. Astronomide yeni bir inkişâf ve ilerleme devri ilk defa Müslümanlarla başladı. Ömer isimli iki İslâm astronomu, bir gün önlerinde Almagest (Ptolomeus’un eseri) olduğu hâlde cami avlusunun sütunları arasında otururlarken yanlarından geçen iki din âlimi, zihinlerini ne ile tazelediklerini sorunca Ömerlerden biri; “Kur’ân-ı Kerim’in ‘(Onlar) göğe bakmazlar mı, nasıl yükseltilmiş? Dağlara bakmazlar mı, nasıl dikilmiş? Yere bakmazlar mı, nasıl döşenmiş?’(Ğaşiye:18-20)” meâlindeki ayetlerin şerhini okuyoruz.” şeklinde cevap verir.
Astronomi her Müslüman için dinî bir mana taşıyordu. Yıldızların, Güneş’le Ay’ın, fevkalâde seyir ve hareketleri; Allah’ın mutlak kudretinin açık bir deliliydi.
En büyük İslâm astronomlarından biri olan el-Battanî: ‘Yıldızlar ilmi, her insanın, eşyanın kanunlarını öğrenmeye çalışması gibi dinin de kanun ve nizâmlarını bilmek ihtiyacından doğmuştur. Beşer, yıldızlar ilmi sayesinde Allah’ın birliğini ispata onun emsalsiz büyüklüğünü, yüce hikmetini, muazzam kudretini ve eserinin mükemmeliyetini idrake muvaffak olur.’ der.”