Mihmandarımız Ahmed İbrahim Uzun yıllar ailesiyle birlikte Türkiye’de kalmış ve Yalova’da İlahiyat fakültesini bitirmiş. Risale-i Nurları ve Bediüzzaman Said Nursî’yi tanımış. Özellikle Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra fikrine çok önem veriyor. Savaştan önce köylerindeki medrese binasında çok sayıda öğrenciye ders verdiklerini belirten Ahmed İbrahim metruk medreselerini o eski güzel günlerine kavuşturmak için destek ve dua bekliyor.
DİZİ: HALEP İZLENİMLERİ-1
İBRAHİM ERSOYLU - ERHAN AKKAYA
24 Kasım Pazartesi günü Sabiha Gökçen Havalimanından kalkan uçağımız Halep Uluslararası Havalimanına indiğinde vakit Öğlene yaklaşmıştı.

Halep Uluslararası Havalimanı
Pasaport ve vize işlemlerinden sonra dışarıda bizi bekleyen Ahmet İbrahim ve babası Mustafa İbrahim kardeşlerimizle buluştuk.

Bizi hususî arabalarıyla Halep’in kenarındaki kısmen yıkık–dökük yüksek binaların arasından geçen geniş caddelerinden geçirerek şehrin Batı yakasında 18 km uzaklığında yer alan Ancere yerleşim birimindeki evlerine götürdüler.

Uzun yıllar boyunca köyden ve yakın çevredeki yerlerden gelen çocuk ve gençlere hizmet veren cami ve medreseyi gezdik, İbrahim ailesinden bilgi aldık.
Yemek ve namaz molasından sonra incelemelerde bulunmak üzere evlerine 40, 50 metre mesafede bulunan Hüseyin bin Ali Camii’nin yanı başında bulunan sebeb-i ziyaretimiz olan okul binasına beraberce intikal ettik. Camii’nin avlusundan geçilerek girilen binada incelemelerde bulunduk. Bina ve cami bölgede çok yaygın olan taş malzeme kullanılarak yapılmış sağlam bir yapıya sahip. Fakat savaş döneminde metruk kalmış ve yıpranmış.

ACIMASIZ SAVAŞIN İZLERİ HÜZÜN VERİYOR
Köydeki ziyaretimizi tamamladıktan sonra mihmandarlarımız bizi rejim değişikliğinden önce rejim güçleriyle muhalif güçlerin kıyasıya birbirleriyle çatıştıkları yer olan ve şehrin Batı tarafında yer alan Kuptan El Cebel bölgesine götürdüler. Yolun her iki tarafında yer alan binalarda acımasız savaşın hüzün veren izleri görünüyordu. Yollarda ise Esad güçlerinden kalan mayınların temizlenmesinden sonra oluşan izler hâlâ duruyordu.

MEDRESE BİNASI SAVAŞTA TAHRİP OLMUŞ
Uzun yıllar ailesiyle birlikte Türkiye’de kalan ve Yalova’da İlahiyat fakültesini bitiren Ahmed İbrahim ise Risale-i Nurları ve Bediüzzaman Said Nursî’yi tanımış. Özellikle Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra fikrine çok önem veriyor. Savaştan önce köylerindeki medrese binasında çok sayıda öğrenciye ders verdiklerini söyleyen Ahmed İbrahim yıpranmış medreselerini o eski güzel günlerine kavuşturmak istediğini söylüyor.

Gerçekten de ziyaretimiz esnasında savaşın sürdüğü dönemde medresenin ve caminin kapı, pencere ve elektrik kablolarının sökülmüş olduğunu özellikle iç mekânının boya-badana ve temizlik hizmetine ihtiyaç duyduğunu gördük. Ahmet ve ailesi kendi sınırlı imkânlarıyla medresenin iki sınıfını eğitime açmışlar, kız ve erkek öğrencilere ders okutmaya başlamışlar, ama tamamen ayağa kalkması ve bahsettiğimiz ihtiyaçların giderilmesi için dua ve destek beklediklerini ifade ettiler.

Suriyeli kardeşlerimiz, daha sonra bizi şehirdeki “Yeni Halep” adıyla bilinen bölgeye götürdüler. Buradaki yeşil alanlar, geniş, muntazam, temiz caddeler, Arap mimarî tarzıyla aynı yükseklikte taş kaplama ile inşa edilmiş modern binalar, burada ikamet edenlerin kültürel ve ekonomik düzeyleri yüksek olduğunu akla getiriyor.

Halepteki üniversitenin eğitime başladığını da belirtelim.
Bu bölge, eski Esad rejim güçlenin sıkı koruması altında bulunduğu ve muhalif silâhlı güçlerin buralara giremediği için bombardımana maruz kalmadığından dimdik ayakta duruyordu.

Terkedilmiş binalar
ŞEHRİN MERKEZİNDE ENKAZLAR HÂLÂ DURUYOR
Kardeşlerimizle şehrin merkezinde bir tur attık. Geniş caddelerden geçerken her iki yan tarafta kimisinin yarısı yıkılmış, kimisi binalar da büyük enkaz yığını haline gelmiş olduğu göze çarpıyordu. Arkadaşlarımızın anlattığına göre silahlı muhalif güçlerin bir kısmı bu binalara sığınınca, bu yapılar rejimin güçlerin tarafından uçaklardan atılan füze ve bombalarla tahrip edilmiş. Enkazların hâlâ olduğu gibi durduğunu ve kaldırılmayı beklediğini gördük.

Mayından temizlenen bölüm
SAFLARDA PIRIL PIRIL ÇOCUK VE GENÇLER
Bu bölgenin en meşhur tarihî ve dinî abidelerinden biri imam Zeynel Abidin Camii’nin alt katına öğle namazını eda etmek için indiğimizde çok güzel bir manzara ile karşılaştık. İlk ve ortaokul çağında sayıları 150 -200 civarında pırıl pırıl çocuk ve gençlerin, genç bir imamın arkasında saf tutmuş namaza başlamak üzere olduklarını müşahede ettik.

Onlarla beraber huşu ve huzur ile İkindi namazını eda ettik. Sorduğumuzda hocaları, bu çocukların resmî okul çıkışında buraya gelip Kur’ân okuma eğitimi almaya geldiklerini beyan etti. Suriye’de özellikle rejim değişikliğinden sonra cami ve mescidler, vakit namazları öncesinde ve sonrasında halka, çocuk ve gençlere dinî eğitim programlarını uygulamak için kullanılmaya da tahsis edilmeye başlanılmış. Esad rejimi zamanında bu işe müsaade edilmediği bize söylendi.

Yeni Halep’in caddelerinden bir kesit
DÖNÜŞ YAPANLAR EVLERİNİ ONARIYOR
Ukrayna savaşıyla başı derde giren Rusya’nın, İsrail’in saldırılarından bunalan İran ve Hizbullah Örgütün Esad rejimin arkasından çekilmesiyle, muhalif güçlerin yolları açılmış, Halep’ten Başkent Dimaşk/Şam’a giderek orayı ele geçirmeleri akabinde rejim çökmüş, Esad ailesiyle Rusya’ya kaçmıştı. Muhalif güçlerin yönetimi ele geçirmeleri akabinde yerleşim yerleri olan Halep şehrine dönen binlerce aile, silahlı çatışmalardan hasar gören ya da uzun yıllar metruk kaldığı için yıpranan evlerinin bakım ve onarın işiyle meşgul oluyorlardı.

Çatışmalardan ve bombardımandan canlarını kurtarmak için evlerini, barklarını terk eden ve sayıları yüz binlerle ifade edilen çaresiz halk, kafileler halinde Türkiye ve Lübnan gibi ülkelere sığınmışlardı. Geride savunmasız kalan evlerinin çoğu hırsızlar tarafından kapı ve pencereleri sökülüp götürülmüş, içerde kalan eşyaları yağmalanmıştı. Yolun her tarafında bulunan binalar, kapı ve pencereleri olmayan içi boş beton heykeller gibi duruyordu.
—DEVAMI YARIN—