"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhmal iddiası

18 Temmuz 2011, Pazartesi
13’ün şehit olduğu Silvan baskını ile ilgili ihmal iddiaları yükseliyor. Özel birlikler dururken araziyi tanımayan tecrübesiz askerlerin neden operasyona gönderildiği sorusuna cevap aranırken, çatışma sonrası helikopterlerin de olay mahalline geç gönderildiği iddia ediliyor.
Özel harekât timleri neredeydi?

DÜNKÜ yazımda ‘Genelkurmay açıklamalı’ diyerek ‘helikopterlerin arazideki timleri baştan beri koruyup korumadığını’ sormuştum, cevabı aynı gün öğrendik; “Helikopterler çatışma yerine yine geç gittiler, ihmal var.” İhmal bu kadarla kalmıyor, aynı anda 18 tim alana gönderildiği için kumanya sıkıntısı çekmişler. 40 derece sıcakta kızgın güneş altında ağır çelik yeleklerle ve uykusuz vaziyette görev yapmışlar.
Haydi bunları “sadece 6 aylık eğitimden sonra” ve üstelik “kendilerinin alışık olmadığı ama teröristlerin gayet iyi bildiği” bir arazide yapabilecekleri gibi bir hatalı düşünceye de “olabilir, askerdir, mecburdur” dendiğini düşünelim. Olaydan önce ve olay esnasında çok yakında olan “üç ayrı özel harekat birliği” neden zamanında yardım için oraya gönderilmedi?

YARDIM NEDEN HEP GEÇ?
14 Temmuz gecesi “termal kameralar”la teröristlerin varlığı belirlenmesine rağmen neden ertesi sabah erkenden helikopterler ve diğer birlikler yardıma koşmadı? Helikopterlerin “saldırı haber verildikten sonra tam 2.5 saatlik gecikmesini” kim, nasıl açıklayacak?
Aynı yerde kısa süre önce askerler kaçırılmış, karakola saldırı olmuş, birlikler arama için 4 gün aralıksız arazide tutulmuş.. Planlı bir terör eylemi olduğuna göre bu birlikler neden daha kalabalık güç ve helikopterlerle baştan desteklenmiyor? 13 şehitten sonra yapılan “hava destekli operasyonlar” neden daha önce yapılmıyor?
Kaç karakol saldırısında ve toplu şehitte aynı ihmaller yapıldı, aynı soruları sormaktan dilimizde tüy bitti ama değişen bir şey yok.

SAVAŞ DEĞİL, TERÖR!
Şimdi “Bir ordu savaşa girdiğinde zayiat verilir” örneği veriliyor ama bu savaş değil, ülke sınırları içinde bir ilde “terörist saldırısı”... O zaman; termal kameralara, Skorski-Kobra helikopterlere kadar en son teknolojinin bulunduğu bir ordusu, güvenlik güçleri olan, tüm imkanlara sahip bir devlet “bölgede olduğu da bilinen teröriste” karşı askerini “kayıp vermeden korumayı” başarmak zorundadır. “Tek bir saldırıda 13 şehit birden” verilmişse bunu hesabını da en azından şehit ailelerine “tüm sorumlular bir arada” vermek zorundadır.
O çocuk yaştaki askerler, birkaç haftalık eğitimle teröristin karşısına sürülürken Meclis’teki partiler günlerdir bir krizden diğerine kavgayla, karşılıklı suçlamalarla meşguldüler. Bu durumda hangi siyasetçinin konuşma hakkı olabilir? “Demokratik çözüm” istediklerini söylerken bir yandan terör örgütünün saldırılarını, liderini kutlayan, övgüler yağdıran BDP’nin ve teröristlere “kahraman muamelesi yapanlar”ın ne demeye hakkı olabilir?
Artık bu ülkenin başka şehit kaldıracak sabrı kalmadı, “Başkomutan Cumhurbaşkanı” ile “ordu bizim emrimizde, bizim memurumuz” diyen yönetim birlikte karar vermeli ve o bölgede terörü yok etmek için gerekeni bir defada yapmalıdır.
Ve lütfen; askerleri korunmasız şekilde ateşin içine göndererek değil, havadan-karadan kuş uçurtmayacak desteği vererek yapsınlar. Yüreğimiz yanmasın artık!
Ruhat Mengi, Vatan, 17 Temmuz 2011

Okunma Sayısı: 1093
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı