Mustafa Türkmenoğlu anlatıyor: “Zübeyir Gündüzlalp hasta hali ile doktor kardeşime diyor ki: ‘Doktor kardeş, Risale-i Nur’u okumak, okutmak ve neşretmek bende FİKR-İ SABİT (saplantı) haline gelmiş, bunun tedavisi var mı?’” (Dâvâya Adanan Bir Ömür, YAY 93)
Köşemizi okuyanlar, neşriyat ve Medrese-i Yusufiye hizmetlerine çok fazla yer verdiğimizi biliyor. Belki de yazacak konu mu bulamıyor ya da bir sebebi mi var acaba diye soruyorlardır.
Marangozlar yaşadıkları sürece aynı işi yapar, pilotlar, şoförler daima aynı işi yapar, profesör aynı işleri talebelikten itibaren yapa yapa yükselir. Ticaret ehli kimseler veya aklımıza gelen bütün meslekler aynı işi yapa yapa holding veya mağaza zincirleri haline gelir.
Yine farklı bir gözle bakarsak her an nefes alır, yemek yer, su içer ihtiyaçlarımızı gideririz. Kimse bu konularda “Niye fazla?” demez. Hepside derecesine göre bir ihtiyaçtır.
Ömrümün 35 seneden fazlası neşriyat hizmetleri ile geçti. Üstadımızın ifadesiyle, bilinmeyen bir el bu hizmette bizleri istihdam etti, çalıştırdı. Ve yine Üstadımız diyor ki: “Kıymetini biliniz ki elinizden kaçmasın.” Bu bilinçle hizmet etmeye çalıştık. Cenâb-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun.
Risale-i Nurlar’a Üstadımızın, “Ekmek sudan daha ziyade ihtiyaç var” ifadesi ile girişteki Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin sözlerindeki manaya bakıldığı zaman anlatmak istediğimin daha net anlaşılacağına inanıyorum.
İnanıyorum ki, Üstadımız Bediüzzaman ve Zübeyir Gündüzalp Ağabey yaşasa idi ve günümüz imkânlarından faydalanma noktasında Risale-i Nur’un hakikatlerini Risaleler, gazete ve kitap neşriyatları, dergiler, radyo, Tv, sosyal medya, internet imkânları vs. ile milyonlara aktarma hususunda hizmet ederlerdi. Bu imkânlar bizlerin elinde var. Cenâb-ı Hak Risale-i Nurlar’ın neşrinde bu vasıtaları hakkıyla kullanabilmemizi nasip etsin. Vazifemiz mühim.
Güçlü merkez olmadıkça, güçlü mahal ve güçlü hizmet olmaz.
Bizimle irtibat için: (0532) 471 53 52