1975-1977 tarihleri arasında İstanbul’da bulunmuştum.
O yıllarda Süleymaniye semtindeki meşhur ‘Kırkaltı nolu dershane’yi ziyaret eder, orada bulunan ağabeylerden istifade ederdik. O ziyaretlerin birisinde o zamanlar memur olan Ahmet Gümüş Ağabeyi tanımıştım. Birçok ağabeyimizin Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî ile alâkalı çok güzel hatıraları var. Bu hatıraları şevk almak ve istifade etmek için tekrar tekrar okuyoruz. Bu ağabeyimin Üstad ile olan bir hatırasını hizmetlerimiz açısından önemli bulduğum için nakletmek istiyorum.
Kendisi anlatıyor: “1956 yılı sonbaharı Isparta’daki ziyaretimde Afyon Mahkemesi beraat kararı vermişti. Üstad Hazretleri, bu karara çok sevindi. Mahkemenin bu beraat kararına göre Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı) ve Diyanet İşleri Riyaseti (Başkanlığı) Üstad’a müracaat etmişlerdi. Üstad yakın bir zamanda Risalelerin bütün okullara gireceğini söyledi. Her gidişimizde bize, İhlâs Risalesi’ni adeta özetlerdi. Her işin Allah rızası için olmasını ve gaye ile hareket edilmesini anlatırdı. Yine sözden ziyade hal ve hareketin daha tesirli olacağını anlatırdı. Doktor Mustafa Ramazanoğlu (Oruç) ve arkadaşlarının okulda okurken nefislerinde İslâmiyet’i yaşamaları neticesi onları gören ve onlar gibi olmak isteyen arkadaşlarına, ‘Biz Risale-i Nurlar’ı okuduk, İslâmiyet dairesine böyle girdik.’ dediklerini bu sayede Risaleleri okuyan çok Nur Talebesi olduğunu ve böylece Risale-i Nur’a hizmet ettiklerini anlattı ve şunu söyledi: “Kardeşim, İslâmiyet için fethedilemeyecek insan yoktur mühim olan İslâma hizmette bulunanların çok dikkatli olması. İnsan yüz kapılı bir saraya benzer. Mutlaka bir kapıdan girilerek o insan fethedilir. Bin senedir Avrupa zındıklarının, Asya münafıklarının tesiri ile bu asil Türk milletinin çocuklarının akılları yanıltılarak insandaki o doksan dokuz kapı İslâmiyet’e kapatılmış. Fakat fıtrat (yaradılış) icabı bir kapısı daima açıktır. İslâmî ferasetle (anlayış, seziş) o kapıyı keşfedip oradan girilirse diğer kapalı kapılar içerden İslâmiyet hesabına açılır. O insan İslâmiyet için fethedilir. İhlâsla, acelecilik yapmadan, fıtratına (yaratılış) uygun, Risale-i Nur mizanlarıyla (ölçüsüyle) anlatmak ve hareket etmek lâzımdır. Acelecilik, lüzumsuz yere münakaşa ve ithamlarla hareket edilirse o zaman kapalı kapılara hücum edilip o açık olan bir kapının da kapanmasına sebep olunur. Risale-i Nur muhakeme-i akliyeye (akıl yolu ile araştırmalar yaparak hükme ulaşma) ehemmiyet verir ve sonra onu İslâmiyet dairesine alır.”
*(Kaynak: Son Şahitler 4)
Bizimle iletişim için: (0532) 471 53 52