Gerek insan vücudunda, gerekse kullandığımız makine ve aletlerde, gerekse yaptığımız işlerde, araçlarda ve kâinatta... Daha anne karnındayken atmaya başlayan kalbin sesi, bizim için bebeğin hayatta ve faaliyet halinde oluşunun bir emaresi. Küçük bir kalp atışıyla başlayan hayat, kalbin tiktakları yanında pekçok sesi de beraberinde getiriyor. Hayatı boyunca insanın yaptığı her hareketin bir sesinin olması ne muazzam. Elini savurmasının, yürümesinin, kaşınmasının, nefes almasının, hatta zıplamasının bile. Bir şeylerin yolunda gittiğinin ya da gitmediğinin emarelerinden biri de sestir. Bir ses geliyorsa kulağımıza, orada bir faaliyet vardır, orası hareket halindedir. Tıp ilmi de gerek tanı, gerekse tedavi cihazlarında ses dalgalarından büyük ölçüde faydalanmıştır. Dahası adli cinayet vakalarında, suçlunun kimliklendirilmesinde bile seslerin varlığı büyük önem taşır.

Kâinatta gördüğümüz her mevcudun bir sesi olması da hassaten dikkate şayan. Rüzgarın esmesi, fırtına, şimşek, denizin dalgaları, yağmurun yağması, ateşin sesi ve diğerleri.. Eğer mikro alemin sesini duyabilseydik neler hissederdik acaba? Bir böceğin beslenirken çıkardığı ses, karıncanın gözlerini kırparken, örümceğin ağlarını örerken, bir tırtılın yürürken çıkardığı sesi duyabilseydik... Allah’ın bir hikmeti olarak belli bir desibelin altını ve üstünü duymuyoruz. Her ses kulağımıza gelmiyor, gelse de ayırt edemiyoruz. Sadece özel cihazlarla duyulabiliyor bazı sesler. Buna rağmen kulağımıza gelen sesler, kainatta ses ahenginin de muazzam olduğunu haykırmakta.

Zamanımızda öyle çok ses var ki, çoğu zaman gürültü kirliliğinden şikayet ederiz. Arabaların çalışırken çıkardığı ses, yüksek müzikli ortamlar, normalden fazla bağıra çağıra konuşan insanlar, fabrika sesleri vs. Peki, hiç ses olmasaydı diye düşünmemiş midir insanlar? Elbette düşünmüşler. ABD’nin Minnesote eyaletinin Minneapolis kentinde bulunan Orfield Laboratuvarı, dünyanın en sessiz odasını barındırıyor. Ben çok sessiz bir ortamdayım dediğimiz ortamda bile 60 desibel ses varken, burada ses seviyesi -9. Yani çıkardığınız hiçbir sesi duyamıyorsunuz. Ama midenizin çalışma sesini ve kan akışınızın sesini bile duymanız mümkün. Bu odada kalma rekoru ise 45 dakika. Çünkü çıldırtıcı bir sessizlik hakim.

Nimetin kıymetini, çoğu kez yokluğu ya da eksik oluşuyla farkederiz maalesef. Sesler veya sesin varlığı, açıkçası çok farkında olmadığım nimetlerdendi. Dostlarla yaptığımız tefekkürler sonucu böyle bir farkındalık gelişti. Evet dedim hakikaten, sesler olmasaydı eksik kalırdı her şey. Düşünsenize, duyduğum ses onun sesiydi deyip suçlunun ses analizi yapılarak cinayetini itiraf eden suçlular var. Ya da alelade bir yerde, birisinin başkasına seslenmesiyle birlikte kafasında oluşturduğu muhayyilelerle hikayeler, romanlar yazanlar var. Bir sesten ne olur demeyin. Bazen bir yerlerde birilerine ilham olur, bazen de küçük bir ipucu...

Hep deriz ya, hayatta muhakkak bir yerlerde bir iz bırakıyoruz diye. Elhak, doğrudur. Bazen elimizle, bazen gülümseyen yüzümüzle, bazen söylediğimiz bir cümleyle, bazen de sesimizle işte.. Hayatta ne kadar çok kişiyle karşılaşıp ne kadar fazla insanla konuştuğumuzu düşünsenize. Birgün sesimizin, soluğumuzun bizim için şahitlik yapacağını düşününce, ne muhteşem bir nimetle donatıldığımızı daha iyi anlıyoruz. Her sesin kendine has oluşu ise, elbette Rabbimizin tek ve yekta oluşunun varlık delillerinden..

Ses nimetinden dolayı Allah’a hamdolsun.