Hz. Peygamber (asm) bir hadisinde “Sizden birinin yemeğine sinek düşerse, onu tamamen batırın sonra çıkarıp atın. Çünkü sineğin kanadının birinde zehir (mikrop), diğer kanadında şifa (panzehir) vardır. Sinek önce (kendini korumak ve savunmak için) zehirli kanadını batırır. (O kanadının üzerine düşer.) Kendini korumak ister.” (Ebu Davut, Et’ime: 3944); (Ramuz el-Ehadis:66/4).
Sinek bedenlerinde antibiyotik olduğu, bilimsel deneylerle anlaşılmıştır. Avustralya Macquarie Üniversitesi Biyoloji Bilimleri bölümünde bir grup araştırmacı sineklerin çürük et, meyve ve gübre dâhil olmak üzere her türlü pisliğe karşı dayanıklı olduğu teorisinden yola çıkarak sineklerin sahip oldukları bu anti bakteriyel özellikleri farklı gelişim evrelerinde ortaya çıkarmak üzere çalışmalar yaptılar.
Grubunun yeni keşfini Melbourne Mikrobiyoloji Konferansında tanıtan Ms Jonanne Clarke, “Çalışmalarının, yeni antibiyotiklerin bulunması için yapılan küresel araştırmaların ufak bir parçası olduğunu fakat kimsenin daha önce bakmayı akıllarına getirmedikleri bir yere odaklandıklarını” söylüyor. Bahsettiği bu proje aynı zamanda onun doktora tezinin bir parçasıdır. Ms Clarke, mide içerisinde de meydana gelen anti bakteriyel özelliklerin sinek bedeni üzerinde mevcut olduğunu söylüyor ve her iki yerde de bu aktiviteleri görebileceğimizi belirtiyor ve “Sinek bedeni üstüne yoğunlaşmamızın sebebi daha kolay ayrışılabilir yapıda olmasıdır.” diye ekliyor.
(http://www.abc.net.au/science/articles/2002/10/01/689400.htm)
Aslında sinekten antibiyotik elde etme çalışmaları geçtiğimiz yüzyılda başlamış, 1930 ve 1947’de İngiliz ve İsveç ilim adamları “cafasin” ve “klotinizin” adlı antibiyotikleri bulmuşlardı. Hâlâ sinekten farklı antibiyotikler elde edilmeye çalışılması Peygamber Efendimiz’in (asm) bu konudaki uyarısının ciddiyetini ve ilmi bir tabana oturduğunu göstermektedir.