Hamas, “Silahsızlanmayı reddediyoruz; uluslararası gücü yeni bir işgal biçimi olarak görüyor ve bu sinsi plana aşağıdaki gerekçelerle karşı çıkıyoruz” (BBC), Plana baktığımızda içimizi acıtan maddeler söz konusu.
1. Meydana gelen yıkımın sorumluluğunu İsrail ve ABD’ye yükleyecek bir hüküm yok.
2. Plan, bölge üzerinde uluslararası ve Arap vesayeti gibi bir himaye/işgal düzeni dayatıyor.
3. Plan, mevcut ve gelecekteki bütün direniş biçimlerini tasfiye etmeyi hedefliyor.
4. Plan, Netanyahu’nun savaşla ya da müzakerelerle elde edemediğini ona sağlamayı hedefliyor.
5. Plan, Netanyahu’yu iç politikada yolsuzluk davalarında ve uluslararası alanda dokunulmaz kılacak, savaş suçları soruşturmalarından muafiyet elde edecek.
6. Plan, özellikle Batılı çevrelerde İsrail’in uluslararası izolasyonunu kırmayı hedefliyor; bu maksat Netenyahu ve Trump tarafından da itiraf edildi.
7. Plan, normalleşme anlaşmalarının kapsamını genişletmek için sinsi bir zemin sağlıyor; Endonezya, Pakistan, Katar gibi başka Arap/İslam ülkelerinin de sürece dahil edilmesi bekleniyor.
8. Bu plan, Filistin tarihinin gördüğü en büyük komplo niteliğindedir ve utanç verici bir Arap–İslâm iş birliği ile yürütülmektedir.
9. Planın kabulü, İsrail’in zaferi; Filistin’in yenilgisi ve meselenin tasfiyesi demektir. Planı kabul etmek, Filistin için siyasî bir intihar olur
İsrail’e karşı ciddi bir yaptırım ya da bir cezaya dair en ufak bir maddenin olmaması akla uygun gelmiyor. Netenyahu ve ABD’nin UCM’nin kararlarını yok sayan tutumu değişmeden devam ediyor. İsrail Barış planı ile savaşla yok edemediği Gazze direnişinin sonunu getirmek istiyor. Filistin halkının direnişini kırabilecek ve onları yok edebilecek bir plan İsrail’de yok. İç siyasette rehineleri kurtarma yönündeki başarısızlık had safhada. Netanyahu’nun yolsuzlukları ve yargılanması da söz konusu, barış planı Netanyahu’ya bir nevi “savaş suçlusu” profilinden uzaklaştıran bir yapıda. Savaş suçlusu ve soykırım sorumlusu olarak yargılanmasına yönelik bir madde de yok. Netanyahu’nun bu manada sicili hayli kabarık ve barış konusunda güvenilmez olduğu da ortada.
Dünya halkları nazarında izole olan, yalnızlaşması artarak devam ederken Yahudî aleyhtarlığı ve karşıtlığı da yükseliyor. Ülkelerine kabul etmeyen, vize vermeyen ve vizelerini iptal eden ülkelerin sayısı hızla artıyor. İzolasyonu durdurmak ve kırmak adına bu planın devreye sokulduğuna dair X platformunda Trump’ın söylemi var. Barış planı sinsi bir plan olarak işletiliyor. Tek amaç rehineleri kurtarabilmek olarak görülebilir. Mısır'da yapılan barış görüşmelerine hatırı sayılır İslâm ülkelerinin davet edilmesi de ilginç. Endonezya, Pakistan, Azerbaycan, Türkiye gibi... Bunun yanında Güney Kıbrıs, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Yunanistan, Macaristan, Kanada, Ermenistan, AB Konsey başkanı, BM genel sekreterinin barış görüşmelerine çağrılması da ilginçti. Kısacası ABD’nin etkisinde kalan liderlerin masada olması önceden planlanmış gibi.
Filistinlileri yalnızca İsrail’e değil, Arap dünyasına karşı da teslimiyete zorlayan bir plandan bahsediyoruz. İki yıldır süren savaşta yıkılan, katledilen, evsiz kalan, soykırıma uğrayan halkın yanında olmayanların, yeni bir Ortadoğu düzeni inşa etmeye aday olmaları ne kadar samimi? Siyonistleri galip getiren bir plana dönüşen “Barış Planı” uygulanma aşamasında sağlıklı olamayabilir. İsrail’in bu plana uymayacağı ve barışı bozan taraf olacağından emin olabilirsiniz.