İktidar partisine meftun bazı dostlarımızın sıklıkla sordukları, “İktidarın başarılarını neden görmüyorsunuz?” gibi sitemlerinin karşılığını bu vesile ile nazarlara verelim.
Uyguladıkları yanlış politikalarla, emsali görülmeyen zamlarla, başta emekliler ve dar gelirli vatandaşlar olmak üzere bütün insanları sıkboğaz eden iktidarın; dönüp her fırsatta ülke ekonomisinin büyüdüğünü, dar gelirli insanlarımızın sıkıntılarının farkında olduklarını, “Biraz daha sabretsinler, onların sıkıntılarını ancak gideririz.” şeklindeki hayal dağıtan nutuklarını sürdürmeleri önemli bir başarı değilse nedir?
Başta AİHM ve AYM kararları olmak üzere, kendi lehlerinde olmayan bütün mahkeme kararlarını yok saymakla kalmayıp; böyle kararları alan hakimleri bir şekilde cezalandırmayı alışkanlık haline getiren iktidarın, emsali görülmeyen bu hukuksuzluklara şahit olan birçok çevrenin alkış tutmaları, iktidar adına bir başka başarı örneği değil mi?
“Kardeşim Esad” deyip sonra, Suriye’deki iç çatışmalarda muhaliflerden yana tavır koyarak, olaylara benzin dökerek, Esed’e bu defa “zalim” demek gibi U dönüşleri… Mursi’yi darbe ile alaşağı eden darbeci Sisi’ye yönelik “firavun” gibi söylemlerden sonra, “Dostum, kardeşim” diyerek; Sisi’yle görüşmesinde onu kucaklayıp ülkemize davet etmesi gibi tutarsız tavır ve davranışlarını hâlen yerinde gören ve bu politikaları alkışlayan kesimlerin bulunması da yine bu iktidarın başarılarından sayılır!
Bir zamanlar, Gülen hareketinin etkinliklerine katılarak övgüler dizip, “Ne istediniz de vermedik?” demekte bir beis görmeyen iktidarın, “15 Temmuz” ile beraber “Aldanmışız” diyerek binlerce insanı işinden aşından eden iktidarın yaptığı bu haksızlıklara, keyfî icraatları alkışlayarak taraftar olmaları, yine bu iktidarın başarı hanesine kaydedilmesi gereken bir durumdur herhalde!
Bir taraftan, her fırsatta bolca dinî terimleri ve deyimleri istimal ederek kendilerinin tam da dindar olduklarını nazarlara verip, muhafazakâr kesimin önemli bir bölümünün reylerini devşirirken; diğer taraftan da kendilerine muhalif gördükleri herkese, ağzına almaması gereken galiz ve ağır ithamlarda bulunmaları…
Bir taraftan da, takındıkları kibre ilave olarak, kendi taraftarlarına devletin birçok maddi imkanını sunarken, kendilerinden saymadıkları kesimlere “üvey evlat” muamelesinde bulunmaları… Ve bunca dar gelirli insanın yaşadığı bu ülkede, debdebeli bir yaşantı içinde hayatlarını devam ettiriyor olmaları…
Hâliyle, dindar kimlikli(!) iktidarın bu durumu, “Dindarlık böyle bir şey ise bana lazım değil” dedirtmek suretiyle birçok insanı dinden ve samimi dindarlardan uzaklaştırmakla kalmadı, buna ilave olarak toplumdaki ahlaki aşınmaya ve başta gençlerimiz olmak üzere birçok insanın içki, uyuşturucu gibi tehlikeli alışkanlıklara bağımlı hâle gelmesine yol açtı maalesef. Geldiğimiz nokta bu iken, bazı malum kesimlerin, bu iktidarı “tam dindar” görerek destekte bulunmaları da bu iktidar açısından bir başarı sayılır.
Parti meftunu dostlarımız, onların yaptıklarını, bir çeşit ironiyle nazarlara vermeye çalıştığımızdan dolayı yine bize kızacaklar. Ama ne yapalım, iktidarın hakkını yemeyelim. Yoluna devam etmek için, bugüne kadar başarıyla yaptıkları celbedici reklamlarla, çekici propagandalarla, attıkları hamasi nutuklarla milleti aldatarak, halen milletin beğenisine ve desteğine mazhar olmaları, kendileri açısından başarı sayılır.