“Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet” tasnifinizi doğru kabul etsek bile halihazırda sorgusuz sualsiz hapishanelere tıkılanların kahir ekseriyetinin darbeyle fiilen alâkası olmayan kişilerden oluştuğunu her vicdan sahibi görüyor.
Hiçbir haklı sebebi olmayan; adaletle, hakla, hukukla bağdaşmayan binlerce mağduriyete sebep olan bu içler acısı duruma duyarsız kalanlar kervana; Üstad Bediüzzaman’dan ders aldıklarını bildiğimiz kişilerin de dahil olmaları içler acısı olsa gerek.
Mahkemelerde beraat ettikleri halde işine iade edilmeyen binlerce mağdur insan... Senelerdir hapishanelerde ömür tüketen nice kadınlar, erkekler... Anneleriyle beraber hapishanelere tıkılan bebek ve çocuklar. Tedaviye muhtaç nice ağır hastalar… Mülâkatlarda sudan bahanelerle elenerek işe alınmayan nice işsiz genç… Yeni Asya’nın da dahil olduğu, bazı gazetelerin keyfî bir şekilde resmî ilânlarının kesilmesi...
Devletin imkânlarından faydalandırmada bütün vatandaşlara adaletli olmakla vazifeli iktidarın, bunun tam tersine kanunsuz ve hukuksuz uygulamalarla yandaşlarına sınırsız imkânları sunarken; muhaliflerine devletin bütün kapılarını kapatmasının sayısız örnekleri…
Dile getirmeye çalıştığımız bu adaletsizlikleri duyan malûm parti fanatiklerinin nedamet edip, vicdanlarının sesini dinleyerek uyanacaklarını tahmin etmiyorum. Her zaman yaptıkları gibi; hiç kimseye haksızlık yapılmadığından, bağımsız ve tarafsız bir yargının tıkır tıkır işlediğinden dem vuracaklar.
Ama olsun... Biz dilsiz şeytan olmamak için, Yüce Allah’ın, “Zulmedenlere meyletmeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur.” tehdidini dikkate alarak; Risale-i Nur’dan aldığımız dersin bir gereği olarak her zaman mazlumun yanında; zalimin karşısında, hakikatleri söylemeye devam edeceğiz inşallah.
Geçmişte laiklik adına adaleti rafa kaldırarak, dininde-diyanetinde olan insanlara mürteci/gerici damgasını vurarak nice insana reva gördükleri hukuk cinayetlerinin benzerini hem de dindarlığı ile maruf iktidar yapıyor maalesef.
Geçmişte yapılanlar da yanlış; bugün yapılanlar da yanlış. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz. ‘Hangisi daha çok yanlış?’ derseniz, bize göre millet nezdinde dindar olarak bilinen iktidarların yaptıkları çok daha yanlış. Çünkü dinî değerlerle ve dindarlarla barışık olmayan Kemalistler, mesleklerinin icabı olarak geçmişteki adaletsizlikleri ve hukuk cinayetlerini işlediler. Ama dinimizin kesin olarak yasakladığı adaletsizlikleri, hak-hukuk gasplarını dindar kimlikli siyasilerin yapıyor olmaları; bir yönü ile tahkik ehli olmayan insanları dinden soğuttuğundan, dinî değerlere de zarar verdiğinden çok daha zararlıdır.