Var olan, bitmek bilmeyen ve hepimizi alâkadar eden problem ve sıkıntıları dert edinmeyip, olup bitenleri görmezden geliyorsanız mesele yok...
Veya olup biten haksızlıkları hukuksuzlukları gördüğünüz halde yine “neme lâzım, bana ne, kim ne yaparsa yapsın” deyip duyarsızlık kürküne bürünüyorsanız yine mesele yok.
Veya; dininiz bir, kitabınız bir, peygamberiniz bir, vatanınız bir, devletiniz bir olan on binlerce suçsuz, insanların maruz kaldıkları haksızlıklara, hakaretlere karşı gözünüzü kulağınızı kapatıp rahatsız olmadığınız gibi, siyasî tarafgirlik saikasıyla taraftar oluyorsanız söylenecek söz kalmamış demektir.
“Masumun, mazlûmun ırkı, dili, dini sorulmaz” kaide ve kuralını kulak ardı ederek, senin siyasî tercihini benimsemeyen veya farklı görüş ve düşüncelere sahip insanların haksızlıklara zulümlere maruz kalmalarına itiraz etmeyip, seyirci kalıyor, “ooh olsun.. İyi oldu..” deyip seviniyorsan merhametin, insafın bitmiş demektir.
Haksızlıklar, hakaretler, zulümler kimden gelirse gelsin karşı çıkıp, itiraz etmiyorsan, sevdiğin, fikir ve düşüncelerine ram olduğun, kayıtsız şartsız destek verdiğin kişilerden sudur eden yanlışlarına, hata ve kusurlarına karşı gözünü kulağını kapatmakla kalmayıp, söz ve beyanlarını alkışlıyorsan bilki işlenen suçlara ve cinayetlere ortaksın.
Suçlu suçsuz ayırımı yapmadan, çoluk çocuk demeden; genç yaşlı demeden, kadın erkek demeden ifadeleri bile alınmadan on binlerce masumun demir parmaklıkların arasındaki yürek yakıcı hallerinden vicdan azabı çekmiyorsan, vicdanın da insafın da körelmiş demektir.
Dindar diye lanse edilen bu iktidar döneminde toplumun manevî hayatını dinamitleyen alkol, uyuşturucu, kumar gibi bağımlılıkların tavan yaptığını gördüğün halde ürperip, endişe etmiyorsan, halen bu dertlerin hal çaresini bu iktidardan bekliyorsan kusura bakma bilesin ki bu bekleyiş olsa olsa safderunluğunun belirtisidir.
Bir zamanlar maddî alanlarda bir çok eserlere imza attıklarını; fakat manevî hizmetlerde maalesef sınıfta kaldıklarını itiraflarda bulunan ve başarılı oldukları iddiasında bulundukları maddî konular dedikleri ekonomi alanında da deyim yerinde ise ülkeyi duvara toslatarak başarısızlığını gördüğün halde, halen onların,” sakın aldanmayın.. herhangi bir kriz yok.. İşler yolunda.. Türkiye büyüyor..” gibi cerbezeci ve aldatıcı beyanlarına inanıyorsan, bil ki senin aldanmaya, kandırılmaya müsait bir yapın var.
Ve nihayet artarak devam etmekte olan saymakla bitiremeyeceğimiz dünyevî ve uhrevî hayatımızı tehdit eden maddî ve manevî sıkıntı ve problemleri göremiyorsan, demek oluyor ki Yüce Allah’ın doğru ile yanlışı ayırtetmek için sana verdiği akıl nimetini başkalarının cebine koymuşsun.
Böylece şuurun, ferasetin ve basiretin devreden çıktığı için var olan problemleri ve sıkıntıları göremiyorsun, olup biten olayları doğru ve isabetli bir şekilde değerlendiremiyorsun.
Dolayısıyla böyle bir insan yaşasa da deyim yerinde ise artık bir mezar-ı müteharriktir. Yani yaşayan bir ölüdür.