"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Anlarsın”ın sırrı

Hüseyin Kıymık
16 Nisan 2023, Pazar
Bir devrin romanı... Hacı Hafız Mehmed - 25

“Evet, öyle ebedî bir saltanat muhaldir ve imkânsızdır ki, şu fanîler ve geçici zailler üstünde dursun. İşte, bu gerçeği bize harika bir misalle anlatıyor. 

Diyor ki; Mesela sen yolda gidiyorsun, görüyorsun ki, yol üzerinde bir han var. Bir büyük zat, o hanı kendine gelen misafirleri için yapmış. Misafirler ise, o handa ancak bir gece kalabiliyorlar. O zat misafirlerinin bir gecelik gezinti yapıp ibret almaları için o hanın süslemelerine, döşemelerine ve hazırlıklarına milyonlar altın harcıyor. O handaki misafirlerin ise, o süslemelere ve ihsanlara pek azı az bir zamanda bakıp o nimetlerden az bir vakitte ve az bir şey tadıp doymadan gidiyorlar. Fakat her misafir, ellerindeki özel fotoğraf makineleriyle o handakilerin resimlerini çekiyorlar. Ayrıca o sarayın hizmetkârları da misafirlerin davranışlarını, hal ve hareketlerini dikkatle takip edip, onlar da onları fotoğraflayıp kayıt altına alıyorlar. 

“Hem görüyorsun ki, o Zat, o handa her günde o çok değerli süslü eşyaların pek çoğunu tahrip eder. Yeni gelen misafirleri için yeniden yeni eşyalar icat eder. Bütün bunları gördükten sonra hiçbir şüphen kalır mı ki, bu yolda bu hanı yapan Zatın, daimî ve pek yüksek yerleri ve çok kıymetli bitmez tükenmez hazineleri ve pek büyük bir cömertliği vardır. Demek şu handa gösterdiği ikramlar ile, misafirlerinin iştahlarını kendi yanında bulunan şeylere çekiyor. Arzularını da onlar için hazırladığı hediyelere uyandırıyor. 

“İşte aynen bu misalde olduğu gibi, şu dünya misafirhanesindeki duruma, sarhoş olmadan dikkat etsen, şu dokuz esası, yani asıl konuyu anlarsın. 

“Birinci Esas: Anlarsın ki…”

Hoca tam burada yine kendisini çok iyi dinleyen ve iyi de bir muhatap olan kıymetli hanımına döndü ve gülümseyerek, “Hani, ‘Anlarsın, anlarsın’ dediğimi deyip duruyorsun ya, hani bu “Anlarsınları bir anlatsana demiştin’ ya… 

Arap Ana, meraklı bir “Evet!” deyince Hoca kendini anlatmanın zevkiyle,

“İşte şimdi tam oraya geldik” dedi ve devam etti.

“Anlarsın ki, aynen misaldeki o han gibi, bu dünya dahi kendisi için yaratılmamış; kendi kendine de bu şekli alması mümkün değildir. Muhakkak ki şu dünya o Zat’ın gönderdiği mahlûkat kafilelerinin gelip konmak ve göçmek için dolup boşanan hikmetle yapılmış bir handır, yani bir misafirhanedir.   

“İkinci Esas: Hem anlarsın ki, şu hanın içinde oturanlar da misafirlerdir. Onların Rabb-ı Kerimi onları dârüsselama, yani cennetine davet eder. 

“Üçüncü Esas: Hem anlarsın ki, şu dünyada gördüğümüz gayet süslü ve sanatlı olan in’amlar ve ihsanlar, yalnız yiyip-içme, gezip görme için değil, çünkü bir lezzet verse, ayrılığıyla bin elem verir. Tattırır, iştihanı açar fakat doyurmaz. Çünkü ya onun ömrü kısa veya senin ömrün kısadır. Demek, değeri çok yüksek fakat ömrü çok kısa olan şu tezyinat şükür içindir, asıllarına teşvik içindir ve daha başka pek yüksek gayeler içindir.”

Okunma Sayısı: 5028
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı