"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neden dinin içine siyaset sokuyorlar?

Hüseyin Kıymık
21 Ekim 2021, Perşembe
HAYATIN İÇİNDEN (2)

14 Ekim 1973’te seçimler var… Millî Selâmet Partisi Isparta İl Yönetimi kasabamıza büyük önem vermekte. Propaganda için özellikle Nurlar’la alâkası olanları sık sık göndermekte. Evlerde toplantı üstüne toplantı yapıyorlar, dindar halkımızın zayıf taraflarını iyi öğrenmişler ki hep o noktalardan giriyorlar. Muhtıracıların yaptığı çirkin icraatları hep Demokratların üzerlerine yıkıyorlar.

Kasabamızdaki Kur’ân kurslarına yapılan (muhtıracıların yaptıkları) baskınları… Hocalarının şu an Eskişehir’de hapis yattığını… Isparta’da ve Kuleönü’nde de baskınlar yapıldığını ve Hüsrev Ağabey dahil pek çoklarını da hapise attıklarını… İmam-Hatiplerin orta kısmını kapattıklarını… Takke ve sarıklarımızı dahi topladıklarını… Bunları yapanların, Avrupa kâfirlerinin Türkiye’deki temsilcileri olduklarını… 

AP’nin masonların isteklerini yerine getirdiğini... Müslüman ülkelerle değil Avrupa ile iş birliği yaptıklarını… Amerika desteğinin ülkenin kalkınmaması, geri kalması ve dinden uzaklaşması için olduğunu… CHP’den daha tehlikeli olduklarını… Faizi yaydıklarını ve milleti faizin esiri ettiklerini… Ve daha neler…

Kasaba halkının dindeki hassasiyetini çok güzel istismar ederler ve bunun sonucunda da büyük bir başarı sağlarlar.

İktidara geldiklerinde güya yapacaklarını da anlatırlar.

Biz iktidara geldiğimizde, her tarafa İmam-Hatipler ve Kur’ân kursları açacağız… Şeriatı getireceğiz… Komutanlar, valiler ve kaymakamlar beş vakit namazında olacaklar… Millî sanayi kuracağız… Uçaklarımızı, tanklarımızı ve gemilerimizi kendimiz yapacağız… İslâm ortak para birimi olarak “Dinar”a geçeceğiz… Dünyanın en güçlü ülkesi biz olacağız… Faiz düzenini yerle bir edeceğiz… Milletin hoşuna gidecek daha nice vaatler…

Dün ezana bile tahammül edemeyip rahmetli Menderes’i ve arkadaşlarını zulmen idam eden zinde güçlerin nedense hiç sesleri çıkmadığı gibi onlar perde arkasında bayram yapıyorlar, fitne ateşinin büyümesinden büyük bir sevinç duyuyorlar.

Kasabamızdaki dindar kesimde, bu hareket, toplumda büyük bir rahatsızlık meydana getirmeye başlamıştı. Onlar şimdiye kadar (DP kurulduğundan itibaren) hep DP’ye ve daha sonra da AP’ye oy vermişlerdi, bir bölünme ve ayrılık istemiyorlardı.

Geçmişte maddî ve manevî kalkınmada bu kadar emeği geçen Demokratların dinsizlikle ve masonlukla ittihamlarına kahr oluyorlardı… Ne oldu şimdi? Bu siyasî fitneyi aramıza kimler ve neden soktular? Daha dün birbirimizi kardeş gibi görürken bugün neden bu hale geldik?

Neden dinin içine siyaseti sokuyorlar? Din hepimize ait değil mi? Dinin kullanılmaması ve ona hizmet edilmesi gerekmez mi?

AP’nin ileri gelenleri buna bir çare bulmaya çalışıyorlardı. Bu siyasî fitnenin daha da büyümesini istemiyorlardı. Belediye başkanı Hüseyin Yürekli sık sık toplantılar yapıyor, ancak bir çare bulamıyordu…

Yukarı mahalleden; Ahmet Altınok, Feyzi Gül, aşağı mahalleden; Ahmet Avşar, Kâmil Tulum ve Mustafa Kazak gibi hem partinin önde gelenleri ve hem de sözü geçenleriyle görüşmeler yapıyor, ama yine de bir neticeye varamıyordu.

Nihayet 11 Ekim 1973 Perşembe günü reis ile birlikte; duyguları aklının önünde olan heyecanlı AP’li bazı gençlerin ve MSP’ye oy verebileceğini düşündükleri kişilerin evlerine baskınlar yapıldı, tehditler savruldu, bazı kişiler itildi kakıldı, ikna terk edilip icbara başvuruldu. Bu tavır fitne ateşini daha da büyüttü. Artık huzurlu kasabamız huzursuz, kavgalı, birbirine düşman, kinin ve gıybetin yaygın olduğu bir beldeye dönüşmüştü.

Nihayet 14 Ekim 1973 Pazar günü seçime gidildi. Babam, Tekler Mahallesi’nin imamıydı, o da tehditten nasibini almıştı ve sandığa gitmek istemiyordu. Isparta’daki inşaatımıza birlikte gittik, öğle vakti Skoda kamyonetimizle namazı kıldırmam için kasabamıza beni gönderdi. Ben ise, yapılanları bir türlü hazmedemiyordum, Risale-i Nurlar’ı henüz okumamışım, doğruyu ve yanlışı ayırt edemiyorum, rüzgârın önündeki bir yaprak gibi oradan oraya savruluyordum, yapılan propagandaların tesirinde de kalarak, dini siyasete alet edenlere karşı gönül bağım oluşmuştu. Bu bağ, İslâm’ı yaşayamamamın da bir tesellisi gibiydi.

Sloganist İslâmcılık nefsimin de hoşuna gidiyordu. Öğle namazından sonra annemi, nenemi, halamı ve birkaç kişiyi de kamyonetimize bindirerek doğru sandık başına götürdüm ve mührü anahtara basmalarını iyice tembihledim; ancak rahmetli annem mührü anahtara bastıktan sonra, bastığı yeri yırtmış, “İşte bastım.” diye bana getirmez mi?

Akşam oylar sayıldı, MSP başarı elde etmişti. Selâmetçiler sevinmiş, AP’liler ise çok üzülmüşlerdi. Tarafların birbirlerine olan düşmanlıkları daha da artmış ve taşkınlıklar had safhaya ulaşmıştı. Bu durumdan aklıselim sahibi olan herkes üzüntü duymaktaydı.

— Devam edecek—

Okunma Sayısı: 1051
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    21.10.2021 13:43:52

    seyrettik bunlar olurken.üst kesim duymadı sesimizi..aynısı 2002'de oldu...ilk çözülen demokratlar oldu...sebebi şu;demokratlarla nurcuları aynı anda böldüler de ondan...

  • Ferhat ardıç

    21.10.2021 02:20:56

    Çok yanlış işler bunlar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı