Vaktiyle, memleketin birinde iki hırsız bir kümese girerler ve etli-butlu, saraylardaki sofralara lâyık cins bir tavuk çalarlar.
Karnı guruldamaya başlayan birinci hırsız, “Haydi hemen keselim” der. Açgözlü olan ikincisi ise şöyle cevaplar: “Deli misin sen, yarın sabaha kadar bekleyelim. Bir yumurta yumurtlasa kârdır…”
Bugünkü köşe yazımız “paralel e-devlet” hakkında olacak.
İddiaya göre bir kamu görevlisi, kendi e-imzasının izinsiz kullandığını fark ediyor ve şikâyette bulunuyor. Soruşturma kapsamında bir çetenin, yüzlerce e-imza kopyalayarak, bazı sahte belgeleri e-devlete işlediği ortaya çıkıyor.
Küçük bir parantez açalım, kimilerine göre bu bir iç hesaplaşma ve belgeler bu sebeple sızdırılmış. Yoksa ruhumuz duymayacakmış. İktidarda yere düşse de pul olmayan birileri varmış.
Peki bu sahte e-imzalarla neler mi yapılmış? Buyurun iddialar:
* Yüzlerce kişiye sahte diplomalar verilmiş. Sahte dediğime bakmayın, e-devlette görünen; barkodlu, karekodlu diplomalar.
* Bir uyuşturucu satıcısı sahte e-imza ile narkotik başkomiseri olmuş.
* Önceden halı yıkamacılığı yapan biri sahte diplomayla psikolog oluvermiş.
* ÖSYM’nin sistemine erişip, birilerinin sınav notlarını yükseltmişler.
* Adını soyadını yazsan “10” alabildiğin(!) ehliyet yazılı sınavından, “8” almayı başaran bazı arkadaşların notları sisteme girilip “70” yapılmış.
* Sahte dekont, değerleme raporu ve e-imza ile binlerce kişi Türk Vatandaşı yapılmış.
* Bu sahte e-imzalar ile Milli Emlak arazileri pazarlanmış.
Üstelik bu çete tüm bunları; göz göre göre, devletten hiç korkmadan ve çekinmeden yapmış. Yani kimse de çıkıp “biz bu sahte e-imzalarla diploma sahibi olduk, sesimizi çıkarmadan oturalım ve işimize gücümüze bakalım” dememiş. Tavuğu çalmakla kalmamış, yumurtlatmışlar da yumurtlatmışlar.
Anlaşılan o ki Ocak 2025’te Erdoğan’ın imzasıyla kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı da kümesin üzerine sprey boyayla “tilkiye ve hırsıza hayır” yazmakla yetinmiş.
Şimdi gelelim vatandaşın aklındaki deli sorulara:
* Bu sahte e-imzalarla binlerce kişiye vatandaşlık verilmişse, seçim sonuçlarıyla da oynanmış olabilir mi?
* Kopyalanmış e-imzalar ile e-devlete işlenmiş bir veri, bir davada aleyhimize delil olarak kullanılacak olur ise biz bu resmî belgenin sahteliğini nasıl ispat edebiliriz?
* Birilerine sahte diploma, sertifika ve ihaleler verilmiş. Gözümüz yok lâkin e-devlete girip verileri kolayca değiştirebilen bu adamlar, bizim gerçek diploma ve tapularımızı iç ederlerse elimizden ne gelir?
* Üç beş kişi bir araya gelmiş, çete kurmuş ve e-devlete belge yüklemeyi başarabilmişler ise yabancı istihbarat örgütleri bizim kamu kurumlarının veri tabanlarında nasıl da fink atmışlardır değil mi?
* E-devletimizi kıskanıyorlar, halen soğuk mühürle, zarfla ve pulla uğraşıyorlar dediğimiz Avrupa Ülkelerinin demek varmış bir bildikleri…
Vatandaşın aklındaki bu soru işaretlerinin giderilmesi için soruşturmanın derinleştirilmesi gerek. İddiaya göre 270 bürokratın e-imzası kopyalanmış. Sadece çete üyelerini yakalamak yetmez, bu sahte e-imzalarla yapılan tüm işlemleri tek tek tespit etmek ve gereğini yapmak gerek.
Gereği mi yapılır, üstü mü kapatılır? Cevabı ikinci hikâyemizde:
Vaktiyle, Cumartesi günü dışarıda oynarken yağmurda ıslandığı için nezle olan bir ufaklık, Pazar günü dışarı çıkmak için babasından izin alamaz ve babasına “Keşke bir zürafa olsaydım diye” sitem eder. Babası sebebini sorunca da şöyle cevaplar:
“Çünkü Pazar günü ayakları ıslanan zürafalar, ertesi hafta Perşembe günü aksırırlarmış…”
Perşembe gününün gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Tabiî bir diploma barışı olmazsa…