Ülkemizde devreye sokulan askerî darbe süreçleri, etkileri uzun yıllara uzanan, telafisi çok zor yıkım ve tahribatlara sebep olmuştur.
27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980, 12 Mart 1971, 28 Şubat 1997 darbelerinin tamamının arkasında Kemalist derin güçler olmuştur. Son 15 Temmuz darbe teşebbüsünde de, onların dahli vardır. İstisnasız yapılan bütün darbeler, Ahrar/ demokrat güçleri iktidardan uzaklaştırmak ve Kemalizm’i kafalara çakmak planı üzerine yapıldığı bizzat darbecilerin itirafıyla sabittir.
Bu güçler, demokrasiden ve demokratlardan asla haz etmezler. Çünkü devlet hakkıyla demokratikleşirse kalkınacağını, toplumun çoğunun, demokratik şuur kazanarak yanlışları sorgulayarak haklarını arayacağını, bunun neticesinde Kemalizm’in etkisiz hale geleceğini iyi bilmektedirler.
Ülkemizde darbelerin yol açtığı derin tahribatların bir kısmı şöyle özetlenebilir:
1 – Darbe sonrasında yapılan seçimlerde toplumun çoğu oyuna getirilerek, devlet yönetimi, tecrübeye sahip Demokratlar devre dışı bırakılıp, onların yerlerine demokrat olmayan acemi, Kemalizm ile barışık siyasî güçler iktidara taşındı.
2 – Bu güçler, ülkeyi her yönden kalkındıracak olan demokrasiyi ve adaleti tesis etme yerine, devlet makamlarını ve imkânlarını sonuna kadar kendi lehlerine kullanarak, cazip propagandalarla halkı oyuna getirip seçimleri kazandılar. Sonra istibdada dayalı kendi hegemonyalarını kurdular. Devlet kaynaklarının önemli bir bölümünü yandaşlarına peşkeş çektiler.
3 - Bürokrasi kademelerine liyakat sahibi kişiler değil, kendilerine ve Kemalizm’e kayıtsız şartsız uayn kişileri getirdiler. Bu yüzden rüşvet, iltimas, yolsuzluk, gibi suiistimaller çoğaldı.
4- Hükümetin icraatlarını denetlemekle vazifeli TBMM’yi etkisizleştirerek talimatlarını uygulayan sıradan bir kurum haline getirdiler.
5 - Hükümetin Anayasa ve kanunlara uygun icraat yapıp yapmadığını denetlemesi gereken yargıyı siyasallaştırılarak kendi kontrolüne aldılar.
6 – Bunlar aracıyla bütün okullara demokratik eğitim modeli yerine, Kemalist Eğitim Sistemi dayatılarak tek bir kişinin görüşlerini savunan nesiller yetiştirildi.
7 – Bu idareciler, devlet kaynaklarını zenginleşmeyi sağlayacak tarım, sanayi ve teknoloji üretimi yerine, geri getirisi olmayan gökdelen, lüks kamu binaları, Dolara endeksli ve yüksek maliyetli yol, köprü inşaatlarına harcayarak heba ettiler.
8- Kendileri ve Bürokrasi israf içinde yüzerken, halkı zımnî olarak sınırsız israfa teşvik ettiler. Bu yüzden ülkemiz, derin bir ekonomik kriz bataklığına saplandı.
9- Derin güçler, Ahrar/demokratlar yerine, demokrat olmayan bu dindar kimlikli siyasîleri iktidara taşımakla bir taşla çok sayıda kuş vurdular. Bu yolla ülkeyi demokrasiden uzaklaştırdıkları gibi, kanun, tüzük ve yönetmenliklerle ülkeyi geri bırakan Kemalizm’i tahkim ettiler. Dindar kimlikle yapılan fahiş hatalar ve zulümler sebebiyle toplumun önemli bir kesimi dinden soğutuldu. İçi boş şekli bir dindarlık türü ortaya çıktı.
Son Söz: Darbelerin yol açtığı bu tahribatların tamiri, halkın uyanışına ve meselelerine sahip çıkmalarına bağlıdır. Tek partili istibdat döneminde Bediüzzamanın yaptığı gibi günümüzde halkı uyandırmak, Nur Talebelerin vazifelerini hakkıyla yapmalarına bağlı olduğunu düşünüyorum.