Hakperestlik; ne olursa olsun haktan yana olmak, kendi aleyhine, akraba ve sevdiklerinin zararına da olsa hakkı söylemek ve gereği ile amel etmektir.
Tarafgirlik, hakkı gizleyip taraftar olunan kişi ya da cereyana körü körüne destek olmaktır. Tarafgirlik damarı ihlâsı kırar, hakikati değiştirir, insanın manevî dengesini bozar. En tehlikeli tarafgirlik siyasî olanıdır.
İnsanlığın, Müslümanlığın ve vicdanın gereği hakperest olmak iken, günümüzde ne yazık ki insanların çoğu hakka ve haklı tarafa değil, menfaatinin gerektirdiği kendine yakın tarafa taraftar olmaktadır. Bunun neticesinde toplumda hak ve adalet kaybolmakta, zulümler ve haksızlıklar yaygınlaşmaktadır. Bu durum toplumun insanî ve Ahlâkî değerlerinin tefessüh etmesine yol açmaktadır.
Tarafgirlik damarının en kötü ve yaygın olanı siyasetle alâkalı olanıdır. Siyasî tarafgirlik meleği şeytan, şeytanı melek görür ve gösterir. Üstad Bediüzzaman Meşrûtiyet yıllarında salih bir âlimin, kendi siyasî fikrine muhalif diğer Salih bir âlimi günahkârlıkla tahkir ettiğini, siyasî görüşüne muvafık meşhur ve mütecaviz bir münafığı methettiğini görmüş, bu durumdan ürkerek, “Euzubillahi mineş şeytani ves siyaseh / Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım”1 demiştir.
Ülkemizdeki dindar görüntülü siyasî cereyan, bu tarafgirlik damarını fütursuzca işlediği ve işlettiği görülmektedir. Bu cereyanın geçmişteki temsilcileri, “Bize oy vermeyenler patates dinindendir (…) Seçimde Müslüman sayımı yapacağız” derken, günümüzdeki temsilcileri, “Bize muhalefet edenler şer cephesini temsil etmektedirler” tarzında kendilerini hakkın temsilcisi olarak göstermekte, onlara destek vermeyenleri hak yoldan sapmakla itham etmektedirler.
Ne yazık ki bu menfi cereyana kapılan, onun dolduruşuna gelen, içinde bir kısım Nur gruplarının da bulunduğu kalabalık bir kitle, İslâm’ın emrettiği uhuvvet ve muhabbeti bir tarafa iterek siyaseten kendileri gibi düşünmeyen kardeşlerine karşı olumsuz bir tavır içine girmektedirler.
Bu kitle Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de hatta Arakan gibi Uzak Doğu’da bulunan Müslümanlara yapılan zulümleri görüp protesto ederken, kendi ülkesinde hukuken suçu sabit olmayan on binlerce, yüz binlerce Müslüman kardeşlerini kamu vazifesinden uzaklaştıran, zindanlara atanları “Onlar iyi yapıyorlar” deyip alkışlamaktadır.
Haksız tarafgirlikte bulunanlar, yapılan hatalı ve zalimane uygulamaların manevî mesuliyetine ortak oldukları gibi, desteklerinin kişileri daha katmerli yanlışlar yapmaya cesaretlendirmektedir.
Sözün özü: İyi bir insan, iyi bir Müslüman olmak için nefis, şeytan ve menfi siyasetin desiselerine mukavemet ederek ne olursa olsun hakperest olmak, tarafgirliğe kapılmamaktır. Cenâb-ı Hak cümlemizi hakperestlikten ayırmasın ve tarafgirlik afetinden muhafaza etsin. Amin..
Dipnot:
1- Emirdğ Lâhikası.