İki gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimin ikinci turu yapılacak ve iki adaydan biri seçimi kazanacak.
Eğer Cumhur ittifakı adayı seçimi kazanırsa demokrasi, hukuk ve hürriyetleri askıya alan, derin ahlâkî ve ekonomik krize yol açan tek adam rejimi devam edecek, ülke şimdikinden daha karanlık bir döneme girecektir. Millet ittifakı adayı kazanırsa demokrasi ve hukukun esas alındığı bir döneme kapı aralanacaktır.
Eğer gelecek seçim, demokratik ülkelerde olduğu gibi adilane ve demokratik bir olgunlukla yapılsaydı; adaylardan her biri alternatif projeleriyle, kendi farklılığını ve güzel yanlarını öne çıkaran kampanyalar yapsaydı, halkın çoğunluğu en iyi adayı tercih edecek, kaybeden taraf sonucu kolay hazmedebilecekti. Kazanan taraf ta ülkeyi rahat yönetebilecekti. Ülke siyaseten rahat bir nefes alacaktı.
Ancak vaziyet böyle olmadı. 21 yıldan beri iktidarda olan Cumhur ittifakı adayı, daha önce yaptığı gibi seçimi bir savaş havasına soktu. Diğer adaylar kıt imkânlarla sınırlı, zayıf bir medya gücü ile kampanya yaparken kendisi, devletin makam ve imkânlarını kendi lehine sınırsız bir şekilde kullanarak toplumu “ Biz ve onlar” tarzında kamplaştırdı.
O, umumun hakkı olan devlet parasını su gibi harcayarak düzenlediği parlak kampanyalarda, katılımcılara montaj videolar izleterek rakiplerini tezyif etti. Bütün toplum kesimlerini kucaklayan bir tavır sergileme yerine sert, kırıcı, aşağılayıcı bir üslup kullanarak rakip adaylara, özellikle yaklaşık toplumun yarısının oyunu alan Millet ittifakı adayına hakaret etti.
Böyle bir aday, seçimi kazansa dahi incittiği, kalbini kırdığı toplumun yaklaşık yarısını teşkil eden bir kesime rağmen ülkeyi nasıl rahat yönetecektir? Bu aday bunu bilmiyor mu? Ya da bu durumu kendisine hatırlatan kimse çıkmadı mı?
İslâm dini Müslümanlara adaleti, kardeşliği, muhabbeti, hürmeti, doğruluğu, başkalarına şefkat ve merhameti tavsiye ederken, ne yazık ki onu örnek alan fanatik yandaş bir kitle, seçim sürecinde benzer bir üslup kullandı. Bu kitle, muhalif kesime karşı insanlık ve kardeşlik hukukuyla bağdaşmayan olumsuz tavırlar sergilediler, partilerini din gibi algılayarak siyaseten kendileri gibi düşünmeyen kardeşleriyle kırıcı, incitici münakaşalar yaptılar.
Sözün Kısası: 28 Mayıs seçimi, tek adam rejiminden ve istibdadından kurtulup demokrasi, hukuk ve hürriyetlere dönüş için bir fırsattır. Cenab-ı haktan, toplum çoğunluğuna seçimde doğru yolu tercih edecek akıl, basiret ve feraset nasip etmesini sonsuz rahmetinden ümit ederiz.