Ahrar/ demokratların başta olduğu kısa süren demokratik yönetim süreçleri hariç, Türkiye’de doksan küsur yıldan bu yana yaşanan en büyük sıkıntılardan biri; Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmenlikler yoluyla bir şahsın ideolojisinin bürokrasi ve topluma zorla dayatılmasıdır.
Bu durum, devletin hışmına uğrama korkusu duyan siyasî kesimleri, özellikle idareci ve bürokratları, devletle iş birliği yapan grupları takiyye yaparak; Kemalizm’i içinden benimsemediği halde, dışından benimsemiş gibi görünmeye mecbur etmektedir. Bu da, fertleri içi dışına uymayan, çift kişilikli insanlar haline getirmektedir.
HUKUKTA KİŞİYE ÖZEL KANUN OLMAZ
Türkiye, İran ve Kuzey Kore haricinde dünyanın hiçbir ülkesinde devlet, vatandaşlarına bir kişiyi ve ideolojisini zorla empoze etmemektedir. Oralarda, kurucu da olsa kişiler, Anayasa ve kanunlarla koruma altına alınmamaktadır. Hukuka göre anayasa ve kanunlar, istisnasız bütün fertlerini kapsar. Kişiye özel kanun olmaz. Ne yazık ki ülkemizde M. Kemal, 5816 Nolu kanunla özel koruma altına alınmıştır. Onu sınırsız methetmek serbest, hatalarını eleştirmek yasaktır ve cezayı gerektirir.
Ülkemizde resmî bayramlar, Kemalizm propagandası için uygun fırsatlar kabul edilmektedir. O günlerde bu propaganda için bürokrasi ve eğitim kurumlarında çalışmaya ara verilmektedir. Bu garip ve hukuka aykırı dayatma, belli aralıklarla darbe yaparak demokrasiyi askıya alan askerî darbeciler ve onlarla iş birliği yapan siyasî yönetimler tarafından yapılmaktadır.
Bazı kesimler de, Kemalizm’den kendilerine adeta bir meşrûiyyet hakkı elde etmeye çalışmaktadırlar. Geçmişte dindar kimlikli siyasî akımın lideri, “M. Kemal hayatta olsaydı bizim partiden olurdu” diye iddia etmişti. Bugünün hâkim siyasîleri “Atatürkçülüğü asıl biz temsil ediyoruz”, “Beni birisine benzetmek istiyorsanız, Atatürk’e benzetin” demişlerdir.
DEMOKRATİKLEŞME VE TAKİYYEYE
Toplumu rahatlatmanın en iyi yolu; devletin, demokratikleşerek bütün ideolojilerden arınmasıdır. Bu durum gerçekleştiğinde takiyye meselesine ihtiyaç kalmayacaktır. İsteyen Kemalist olacak, herkes dilediği kanaate sahip olacak, Kemalistler de belli olacaktır.
Dayatma sürdükçe takiyye de sürecek, bu yüzden çatışma ve sürtüşmeler durmayacaktır.
KEMALİZM’İ DAYATMAK, ÜLKEYİ GERİ BIRAKMAKTADIR
Bu dayatmanın olumsuz diğer bir yönü; toplumsal gerilimlere yol açarak nesillerin enerjilerini de tüketmekte, gençlerin hür düşünmelerine mani olmakta, bir şekilde gelişimine engel olmaktadır. Bu da ülkenin ilim, fen, sanat ve sanayide ilerlemesine mani olmakta, diğer milletlerle demokrasi ve medeniyet yarışında geri kalmasına sebep olmaktadır.
Son söz: Artık Türkiye, ideoloji dikte etmekten bir an evvel vazgeçmeli, hür ve medenî devletler gibi sistemini demokratikleştirerek vatandaşlarını takiyye yapmaktan kurtarıp rahatlatmalıdır.