"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hangi hallerimiz bu pahalılığa sebep oldu?

İlimdar Kaya
13 Aralık 2021, Pazartesi
Bu günlerde ülkemizde Dolar ve Euro her gün yükselerek rekor üstüne rekor kırıyor.

Dövizin yükselişi enflasyonu, hayat pahalılığını beraberinde getirdi. Piyasadaki aşırı fiyat artışları toplumda deprem etkisine sebep oldu. Vatandaşın alım gücü iyice düştü. Bu kaostan nasıl çıkılabileceği herkesin zihnini meşgul ediyor. Hiçbir suçu olmayan kitlelerin yoksullaşmasına sebep oldu, bu kesimin gelirleri eridi, fakirleşti. Çünkü enflasyon çok yüksek bir seviyede devam ediyor. 

Bu sebeple şu anda gelir dağılımında büyük bir bozulma var. Peki, bu hale nasıl geldik? Nerelerde yanlış yaptık? Hangi halimiz bunların olması için kadere fetva verdirdi? Bu sorulara cevaplar bulmalıyız.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilirken Sayın Cumhurbaşkanı “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti. Gerçekten de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Gece yarılarında son 2 yılda 4 MB başkanı ve para politikalarını yöneten insanlar görevden alındı. Ekonominin yönetiminde liyakat gerçeğine uyulmayarak, ehil olmayan ellere ülkenin ekonomisi teslim edildi. İzlenen ekonomik politikalar sonucunda oluşan güvensiz ortam Türk Lirasını kırılgan ve riskli para birimi haline getirdi. Yalnız yabancılar değil, vatandaşlarımız da Türk Lirası’ndan kaçarak döviz ve altına yöneldi. 

Dövize talep artınca dolar ve Euro’nun değeri arttı. Dicle kıyısında bir kurdun kaptığı koyundan kendini sorumlu görür Hz. Ömer (ra). Ne yazık ki aynı hassasiyet gösterilemedi. 

Tabi bunlar görünen maddî sebepler. Bir de manevî sebepler var. Musîbet ve maddî sıkıntıların oluşmasında manevî sebepler gerçek sebeptir. Bunları iyi okuyarak, yanlışlardan dönmek gerekir. Musîbetler işlevini tamamladığı zaman çekip gider, yoksa sıkıntılar devam eder.

İslâmiyet’in Asr-ı Saadet dönemine ve Osmanlının yükselme döneminde toplumda uhuvvet ve muhabbetin tesisi bu dönemleri netice vermiştir. Kur’ân’ın dört temel hükmünden biri olan adalet mükemmel manada işliyor. O kadar mükemmel ki mahkemeler bir Yahudi’nin elini kesen padişahın, elinin kesilmesine hükmediyor. Kürkünü kaybeden Hz. Ali’nin kürkünü bulan insana kürkü veriyor mahkeme. Çünkü Hz. Ali kürkün kendisinin olduğunu isbat edememişti. Bir sahabe korkusuz bir şekilde kalkıp halife Hz. Ömer (ra) hesap soruyor. Adalet tesis edilirken padişah da olsa ayrım yapılmıyor. Yargılamayı yapanlar da herhangi bir havf duymuyor. Acaba bugün böyle bir adaletten bahsedilebilir mi? Toplumda herkesin zihninde adalet ile ilgili istifhamlar var, adalet yara almış. Türkiye’nin 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde (Rule of Law Index) 139 ülke arasında 117’inci sırada yer alması ülkenin durumunu gözler önüne seriyor. (tr.euronews.com)

Bazı cemaatlerin durumu içler acısı. İktidarın arka bahçesi oldular. İçtimaî noktada kendisi gibi düşünmeyen İslâmî cemaatlere düşman gözü ile bakıyorlar, tarafgir bir vaziyet aldılar. “Mü’minler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.” (Hucurât: 49/10). Bu âyete muhalif hareket edenler var. 

Toplumdaki haksızlıkları adaletsizlikleri görmemezlikten gelerek sessiz kalıyorlar. Bazı dinî cemaatlerin bütün dertlerinin mevcut iktidarın rantını paylaşmak olduğunu kamuoyu görüyor. Cemaatler hiçbir zaman bu kadar devlet, iktidar ve parayla iç içe olmadı. Dindar kesimin siyasî ve ekonomik alanda güçlenme ihtirasları beraberinde dünyevîleşme, bozulma ve çürümeyi getirdi. İslâm’a hizmet düşüncesi ile yola çıkan birtakım cemaat ve gruplar bu dönemde amaçlarından saparak birer ekonomik işletme ve şirkete dönüştü. Bu husus dindar kesimi zan altında bıraktı, samimî şekilde İman ve Kur’âna hizmet edenlere zarar verdi. Bu ilişkiyi gören genç nesil İslâm’dan ve Müslümandan soğudu, dinden ve dindardan uzaklaşıyor. Aslında bu uzaklaşma bazı cemaatlerin iktidarla ilişkisine gösterilen tepkidir. İslâmî değerleri bir tarafa bırakan cemaatler bir kültür ortaya çıkardı, bir tercih yaparak bu işin içine bilerek girdiler. 

Bunu gören diğer kesimlerde yanlış işlere girdi ve dolayısıyla toplumda değer yargıları aşındı, yıprandı. Bu vebal AKP nin arka bahçesi olan cemaatlere ait.

Diğer bir husus da AKP’yi desteklemeyen cemaatlerin içine bazı yandaş kesimler el atarak bünyelerde huzursuzluklar çıkartıldı. Cemaat içindeki fertler birbiri ile uğraşınca aralarındaki uhuvvet, muhabbet ve ihlâs zarar gördü, sonucunda iman, Kur’ân hizmetleri yara aldı. Bu sıkıntılardan Yeni Asya Risale-i Nur cemaati de hissesini aldı. Fisebilillah için yapılan İslâmî hizmetlerin yara alması Gayretullaha dokunmasını netice verir. Bunu görmemezlikten gelemeyiz.

Umuma gelen musîbetler topyekûn milletin hatasından kaynaklanır. 

Bu ülkedeki hayat pahalılığı umuma gelen bir musîbettir. Bu tür musîbetlerden dersler çıkararak okuyabilirsek kurtulabiliriz…

Okunma Sayısı: 2381
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa

    13.12.2021 11:06:10

    Çok doğru tespitler ama bunlardan Hz. Ömer'in hassasiyetini beklemek çok gereksiz olmuş.Ayrıca bir sorum olacak. Başta evliya olan bir tek adam olsa destekleyecek misiniz?

  • süleyman ALIÇ

    13.12.2021 09:23:58

    Teşekkürler İlimdar abey harika bir tesbit ve yorum aynen öyle

  • H.ibrahim Karahan

    13.12.2021 05:43:06

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı