Teknoloji ve iletişimin “global köy” haline getirdiği dünyada ülkeleri demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü, şeffaflık gibi konularda objektif ve evrensel kriterlere göre değerlendirip, her ülke için “karne” hazırlayan bağımsız kuruluşlar var.
Genelde senelik periyoda bağlanan bu çalışmalar neticesinde hazırlanan raporlarla, ülkelerin söz konusu alanlardaki ilerleme veya gerileme tesbitleri de kayda geçiriliyor.
Bu çalışmalardan biri de George Washington adlı Amerikan üniversitesinde iki Müslüman araştırmacının yaptığı “İslamîlik endeksi.” Kur’an ayetleriyle Peygamberimizin (asm) hayatı, tatbikatı ve sözlerinin referans alındığı endekste ekonomi, hukuk ve yönetişim, insan hakları ve siyasî haklar, uluslararası ilişkiler olmak üzere dört alt dal esas alınmış.
Çok ilginç ve manidar ki, 2020 endeksinde ilk sıra yine Yeni Zelanda’nın. Onu İsveç, Hollanda, İzlanda, İsviçre, İrlanda, Danimarka, Kanada, Avustralya ve Norveç takip ediyor.
İlk 20’de Kuzey Avrupa ülkelerinin haricinde Malta ve Japonya da yer alırken, ilk 40’da maalesef hiçbir İslam ülkesini göremiyoruz.
Peki ya Türkiye? 153 ülkelik endekste ülkemiz 2020’de 100. sıraya kadar gerilemiş.
Şimdi daha da geriye gitmiş olmalı.
Demek ki, hukuk, yönetişim, insan hakları, siyasî haklar, uluslararası ilişkiler ve ekonomi gibi alanlarda İslamın gereklerini Müslüman olmayan ülkeler çok daha iyi uyguluyor.
Bu tablo Bediüzzaman’ın bir asır önce dile getirdiği tesbitleri bir kez daha doğruluyor:
Gayrimüslimler, dinimizin getirdiği değerleri sahiplenerek, kâinat kitabını ve fıtratı da çok iyi okuyarak ilerlediler. Müslümanlar ise İslamın özünden uzaklaştıkları, istibdat rejimlerinin pençesinde manevî ve ahlâkî değerlerini kaybettikleri için bu hale düştüler.
Bu durum hayatın bütün alanlarına olumsuz yansıdı. Depremlerden bu kadar büyük zarar görmemizin altında da aynı gerçek var.
Aklın ve ilmin kanunlarını bile bile gözardı ederek fay hattına kalitesiz malzemeyle çürük binalar yapılması, hazırlıksızlık, denetimsizlik, sorumsuzluk... hep yıkım getiriyor.
Gayrimüslim ülkelerse dinin ve fıtratın kanunlarına Müslümanlardan çok daha ileri ve örnek bir dikkat ve hassasiyetle riayet ettikleri için afet zararlarını en aza indiriyorlar.
Akif’in deyişiyle, “işleri var dinimiz gibi.”