Dört yıldır gündemde olan bir konu: Cezaevlerindeki aşırı doluluk, kapasitenin kat kat üstünde koğuşlara tıkış tıkış doldurulan insanlar, sorumsuz ve keyfî muameleler, ağır ve vahim hak ihlâlleri...
Ancak bu durum ilgili ve yetkili kişi ve makamların da hiç umurunda olmadı, tamamen kontrol altına aldıkları medyanın da. Mecliste duyarlı birkaç milletvekilinin takibi ve kendi imkânları ölçüsünde konuyu gündeme getirme gayretleri de olmasa iş tamamen örtbas edilip geçiştirilecek ve karartılacak.
Oysa demir parmaklıkların gerisinde inanılmaz dramlar yaşanıyor. Kaç kişi tabutta tahliye edildi? Halen son derece ağır hasta olup buna rağmen bırakılmayan kimler var?
Ya hayat basamaklarını tırmanmaya izbe ve soğuk cezaevi koğuşlarında başlamak zorunda bırakılan masum bebeklere ne demeli?
Keza kanunun “Hamile ve yeni doğum yapmış kadınlar tutuklanamaz” hükmüne rağmen, doğumhaneden çıkar çıkmaz derdest edilerek cezaevine götürülen annelere...
Sadece yaşayanların ve yakınlarının bildiği bu acı haller, hedefteki kesim için maalesef “rutin” hale getirildi. En üst perdeden “Acırsak acınacak hale geliriz” söylemleri eşliğinde.
Vaktiyle cüzzamlılara yapılan gayri insanî muamelelerin çok daha ötesine taşınan bu gaddarlık, şimdi kader eliyle davetiye çıkardığı koronavirüs musîbetini de celb etti.
Virüs salgınının cezaevlerine de sıçrama tehlikesinin gündeme gelmesi, bu ihtimalin tahakkuku halinde altından kalkılamayacak çok daha vahim sonuçlar doğuracak ve iktidar bunu gördüğü içindir ki, aylardır beklettiği infaz indirimi meselesini raftan indirip yeniden masaya yatırmak zorunda kaldı.
Cezaevlerindeki aşırı izdiham ve doluluğun hafifletilmesi için epeyce bir tahliyenin gerçekleştirilmesi artık kaçınılmaz bir zaruret.
İşi insafsız bir rövanşa çevirip terörle hiçbir ilgileri olmadığı halde “terörist” damgası vurarak mahkûm ettirdiği insanları bırakmama inadını sürdüren zihniyet bertaraf edilmeli.
Hedefteki kesimin, halihazırda çoğu dışarıda bulunan üst kademesindekilerin, işin bu noktaya gelmesindeki rolleri ayrı bir konu.
Bunlar elbette ki sorgulanmalı.
Ama bu olup bitenlerde dahli olmayanların maruz bırakıldığı zulümleri hâlâ devam ettirmek gayretullaha dokunur, dokunuyor...