Dokuzuncu senesini doldurmak üzere olan Suriye iç savaşının bitmeyip daha da şiddetlenerek devam etmesi için uğraşanların bu maksatla yoğunlaştığı bölge İdlib.
Yıllardır rejimin hakimiyet alanının dışına çıkıp ABD başta olmak üzere dış güçlerin kontrolündeki silahlı militan grupların cirit attığı bir yer haline getirilen bölgedeki durum son gelişmelerle daha da karmaşıklaştı.
Astana ve Soçi süreçleriyle varılan mutabakatlar işlemiyor. Tek taraflı haberlerde hadise rejimin saldırıları şeklinde duyurulurken, Ankara’nın kefil olduğu grupların ateşkes ihlâllerinden ise hiç söz edilmiyor.
Bu gruplardan bazılarının arkasındaki ABD ve İsrail desteğinden de. Ki, görebildiğimiz kadarıyla HTŞ özelinde bu bağlantıyı deşifre eden ilk isim emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu oldu (Tunca Bengin, Milliyet, 10.2.20).
Aslında bu çok kritik “detay,” İdlib’deki çatışmaların neden bit(iril)mediğini de açıklıyor.
Belli ki, Türkiye-İran-Rusya arasındaki mutabakatlardan rahatsız olan ABD, bu örgütler üzerinden tezgâhladığı provokasyonlarla işi kızıştırıp sonuca gidilmesini engelliyor.
Ve Türkiye, geçen hafta 8, bu hafta 5 şehit verdiği saldırılarla, gittikçe derinleşen bir tuzağa çekiliyor. Son saldırının, “Rejime Şubat sonuna kadar mühlet verdik” açıklaması sonrasında ve “İdlib’deki karakollarımıza 3000 komando ile takviye” haberi üzerine gelmesi dikkat çekici.
Bir güvenlik kaynağı “Rejimin baskısı Afrin, Cerablus ve El Bab’daki istikrarı tehdit ediyor” demiş (Didem Özel Tümer, Milliyet, 10.2.20). Ama aynı yerlerde hâlâ devam etmekte ve ciddî can kayıplarına sebebiyet vermekte olan bombalı terör saldırılarından nedense bahsetmemiş.
TSK operasyonlarıyla “kontrol altına” alınarak “Millî Suriye Ordusu”na devredilen bu yerleşim yerleriyle ilgili olarak Ankara’nın niyeti ve stratejisi nedir, o da bilinmiyor.
Bir taraftan “Suriye’nin toprağında gözümüz yok” deniliyor, diğer taraftan buralarda Türkiye modeli bir yapılanma gerçekleştiriliyor.
Ankara buraları “Rusya desteği olmasa kendi başına ayakta duracak mecali yok” dediği rejime değil de, kendi desteklediği o gruplara devretme hesabı mı yapıyor?
Öyle ise bu hesap ne kadar gerçekçi?
Mehmetçik ne uğruna ateşe atılıyor?
Peş peşe gelen şehit haberlerinin acısını yaşarken, cevapları öğrenmek de hakkımız.