AYM KHK’lıların pasaport iptali, yurtdışı yasağı ve mal varlığına el koyma gibi işlemler için OHAL Komisyonuna başvurmalarının yolunu açmış.
Artık pasaport alıp yurtdışına gidebilecek ve el konulan mallarını geri alabilecekler. Komisyon kabul ederse...
KHK’lılar AYM’nin bir oy farkıyla aldığı karardaki bu birkaç maddelik “iyileştirme” ile sevinip ümitlensin mi, yoksa gasp edilen haklarının iadesi için “çıkmaz ayın Çarşambası”nı beklemeye devam edip kahırlansın mı?!!
Karar, KHK’larla yapılan hukuk kıyımının derinliğini ve boyutlarını düşündürmesi gereken dehşet verici ipuçlarından sadece biri.
Kararla yalnızca pasaport iptali, yurtdışı yasağı ve mal varlığına el koyma için OHAL Komisyonuna başvuru yolu açılıyor. Şimdiye kadarki diğer başvurularda verdiği kararların durumu malûm olan komisyona. Bunlar için ne karar verecek ve ne kadar zamanda verecek?
Büyük ihtimalle çoğu olumsuz çıkacak kararlara karşı bu defa mahkemelere müracaat edilecek. O sürecin ne kadar süreceği ve ne gibi neticelere varılacağı da ayrı bir bahis.
Üstelik bunlar sadece pasaport, yurt dışı yasağı ve gasp edilen mal varlıkları için. Bir de KHK’larla iptal edilen diğer haklar var. Ve onlar şu anda çözüm bulmak makamında olan hiç kimsenin gündeminde bile değil.
Nereden bakarsanız bakın, tam bir ömür törpüsü. Kimin ömrü ve de sabrı yeterse!!!
Sürecin şimdiye kadarki safahatında ömrü yetmeyip haklarına kavuşamadan öbür tarafa göçenleri de, sabrı yetmeyip hayatına hatime çekenleri de çok gördük, görüyoruz.
Demek ki, bu iş yargı ve bürokrasinin çok ağır işleyen çarklarına bırakılırsa, sittin sene bu mağduriyetlerin telâfisi mümkün olmaz.
Dolayısıyla, adalet ve vicdan odaklı bir siyasî iradenin ortaya çıkıp, seri ve net çözümler için kararlı bir inisiyatif geliştirmesi şart.
Perinçek’in bile üç buçuk yılı aşkındır devam ettirilen sürecin emniyet-savcılık-yargı ayağı için “Bu kadar yeter” dediği bir noktada, bu konuyu asıl sahiplenmesi gerekenlere düşen, ondan geri kalmayıp, mağduriyetlerin bir an önce telâfi edilmesine odaklanmaları.
Bunca olup bitenler dünyada da, ahirette de taşınması imkânsız ağır veballer biriktirdi. Bu birikimin daha da büyümemesi ve olabildiğince telâfisi için daha neyi bekliyorsunuz?