Üstadın en az her on beş günde bir defa okumamızı tavsiye ettiği İhlâs Risalesinde vurgulanan önemli gerçeklerden biri şu:
“Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin [hayırlı işlerin] çok muzır [zararlı] mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle [hizmetkârlarıyla] çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerekir.”
Demek ki, ehl-i iman başta olmak üzere, insanların ebedî hayatlarını kurtarma odaklı bir hizmette İlâhî bir tavzifle istihdam edilenlerin şeytanla imtihanları çok daha çetin.
Çünkü şeytanlar en çok onlarla uğraşıyorlar. Hizmetten uzaklaştırıp yoldan çıkarmak için, şaşırtmak, saptırmak, yıldırmak, bezdirmek, aldatmak, dikkat ve himmetlerini dağıtarak başka şeylere kaydırmak, zaaf ve boşluklarını işletmek gibi dessasane taktik ve yöntemlere başvuruyorlar. Ve onların işi, gayesi bu.
İnsanların imanlarını ve ebedî hayatlarını kurtarmak için çalışan ehl-i hizmeti ne kadar zaafa düşürürlerse, onların gayretiyle sonsuz saadete kavuşabilecek olan o kadar insanı bu eşsiz nimet ve mazhariyetten mahrum bırakacak ve ebedî helâkete sürükleyecekler.
Bu, netice itibarıyla bir “Cehenneme veya Cennete adam yetiştirme” mücadelesi.
Şeytanlar ile insî ve cinnî avaneleri Cehenneme; iman kurtarma misyonunun takipçileri ise Cennete adam yetiştirme mücadelesi veriyorlar. Hz. Âdem (as) zamanından beri süregelen ve kıyamete kadar da kıyasıya devam edecek amansız bir mücadele bu.
Bu mücadelenin tabiatı gereği olan muzır mânilerden birine veya bir sonrakine veya daha sonrakine takılarak hizmetten uzaklaşmak veya kopmak, Allah muhafaza, insanı gayet yüksek bir kulenin başından düşürerek çok derin bir çukura yuvarlayabilir.
Böyle bir duruma düşmemek için ihlâs ve hizmet düsturlarını, sımsıkı sarılıp hiçbir zaman elimizi gevşetmememiz gereken bir rehber ve yol haritası olarak görmeli; o prensipleri sürekli okumalı, okuduklarımızı yaşamaya çalışmalı ve hayatımızın mütemadiyen değişen safahatı ve sürekli yenilenen imtihanlar muvacehesinde tatbik gayretiyle şeytanların tuzaklarını boşa çıkarmalıyız.
Bu zorlu mücadeleyi başarabilmenin en önemli şartlarından biri, her zaman, her hal ve şartta şahs-ı manevî ile birlikte yürümek.