"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Seçimli otokrasi”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Temmuz 2019, Cuma
Sonuncusu geçen Mayıs ayında açıklanan AB raporlarında da, daha önce bahsettiğimiz İslamîlik endeksinde de, İsveç Göteborg Üniversitesinde hazırlanan demokrasi endeksinde de Türkiye için hep aynı tesbitler yapılıyor:

Demokrasiden, hukuk devletinden, insan haklarından gittikçe uzaklaşıyoruz. Dünyadaki imajımız maalesef bu. Farklı kurumlarca yapılan bu tesbitlere iktidarın verdiği tepkiler durumu değiştirmiyor. 

İşte İsveç Üniversitesinin raporu:

Rejim tiplerini, demokrasi endeksinde aldıkları puana göre ‘liberal demokrasi,’ ‘seçimli demokrasi,’ ‘seçimli otokrasi’ ve ‘kapalı otokrasi’ olmak üzere dörde ayıran rapora göre 179 ülkenin 99’u ‘demokrasi,’ 80’i ‘otokrasi’ kategorisinde. Türkiye ‘seçimli otokrasi’ rejimine sahip ülkeler arasında yer alıyor.

Türkiye’de son 10 yılda demokraside aşamalı bir ‘erozyon’ yaşandığı belirtilen raporda “15 yıllık popülist yönetimin sonucunda otokratlaşma, demokrasinin bütün yönlerinde geriye gidişe sebep oldu” deniliyor.

Rapora göre son 10 yılda Türkiye’nin demokrasi endeksi puanı yüzde 35 oranında düştü ve bu düşüş  ülkemizi 179 ülke arasında 142. sıraya geriletti. Ukrayna, Afganistan, Irak, Pakistan gibi ülkeler bizden daha ileri.

Raporda, dünya genelinde demokrasiye yönelik en önemli üç tehdit (1) medya, hukukun üstünlüğü ve seçimler üzerinde devletlerin manipülasyonu; (2) yükselen kutuplaşma; (3) dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyonun hızla yayılması olarak sıralanıyor.

Demokrasiden uzaklaşmaya sebep olan bütün adımların ‘otokratlaşma’ olarak tanımlandığı raporda bu eğilimin başta ABD olmak üzere Batı dünyasında da yükselişte olduğu vurgulanıyor. (Cumhuriyet, 30.5.18) 

Ve bu durumu maalesef  hep birlikle yaşadığımız gibi Türkiye için de fazlasıyla geçerli.

Tesbitlerin ortaya koyduğu tablo şöyle:

İdarecilerimizi seçimle işbaşına getiriyoruz. Ama bilhassa medya, siyaset, sivil toplum ve yargı üzerinde giderek artan derin baskılar, demokrasimizi sürekli geriletiyor.

Seçimlerin adaletsiz ve eşitsiz şartlarda yapılıyor olması da, sandıktan sağlıklı sonuçlar çıkmasını engelleyen önemli bir handikap.

Türkiye’yi yönetenler mütemadiyen “Demokraside hiçbir eksiğimiz yok” deseler de, aynadaki görüntümüz bu. Aynaya kızılmaz.

Okunma Sayısı: 4654
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    26.7.2019 12:20:49

    Seçimli otokrasiye 15 temmuzda sapıldı.Saldırıya yeterli karşı çıkış göstermeyenler de mesul..

  • Gündüz Alp-3

    26.7.2019 11:36:21

    Batı standartlarında bir demokrasinin olmamasının temel sebebi, bahsini ettiğimiz demokrasi kültürünün ve bilincinin kamil manada yerleşmemiş olmasıdır. Böyle olunca demokrasi ve hukuktan hazzetmeyen güçlerin işleri kolaylaşıyor. Manipülasyon, kutuplaştırma ve yalan-yanlış propaganda ve bilgi kirliliği ile kitleler yanlış yönlendiriliyor. Sonuçta sandıktan sağlıklı ve doğru kararlar çıkmıyor. Bu konuda medyanın görevini hakkıyla yaptığı -maalesef- söylenemez. Yeni Asya ve emsali gazetelerin demokrasi ve hukuk safında yer aldıkları gibi sair gazeteler, stk'lar, üniversite, cemaatler....de kararlı bir duruş sergileseler böyle utandırıcı bir tablo ortaya çıkmaz. Demokraside Afganistan'ın bile gerisine düşen bir Türkiye! Ne acı!

  • Gündüz Alp-2

    26.7.2019 11:28:04

    Çare de belli aslında. Tabloda yok denilen hususların ülkede hâkim kılınması. Rapor "Türkiye ‘seçimli otokrasi’ rejimine sahip ülkeler arasında yer alıyor" diyor. Demek asıl ve asli sorun yönetim biçimi ve anlayışında: SEÇİMLİ OTOKRASİ. Otokrasi de (ister seçimli ister seçimsiz olsun) netice itibariyle monarşinin bir türü olup, tek şahıs ya da bir zümre yönetimidir. Tek fark, yönetimin miras yoluyla ele geçmemiş olmasıdır. Ama bunun seçimli olması bizi aldatmasın. Hepsi antidemokratik yönetim biçimleridir. "Raporda, dünya genelinde demokrasiye yönelik en önemli üç tehdit (1) medya, hukukun üstünlüğü ve seçimler üzerinde devletlerin manipülasyonu; (2) yükselen kutuplaşma; (3) dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyonun hızla yayılması olarak sıralanıyor..." Manipülasyon, kutuplaşma ve bilgi kirliliği ile kafaların karıştırılması... hepsini de fazlasıyla yaşıyoruz. Zaten ülkemizde yeterince demokrasi bilinci ve kültürü olduğu da söylenemez.

  • Gündüz Alp

    26.7.2019 11:18:22

    Sayın Güleçyüz, maalesef şöyle bir huyumuz var. Batı'dan gelen seslere kulak veriyor ve fakat içimizden yükselen feryatlara kulak tıkıyoruz. "İsveç Göteborg Üniversitesinde hazırlanan demokrasi endeksinde..." tespit edilen hususlar malumun ilamı. Bunları, sizler dahil bu ülkenin âkil insanları hep söyledi ve yazdılar. Sonuç? Kellim kellim yâ leyli! Gelinen nokta, hem ekonomik hem sosyal açıdan hiç de güzel değil. Kendimizi hep "dev aynasında" gördük. "Boy aynasına" bakma lüzumu hissetmedik. Hâlâ öyleyiz. Yöneticilerimiz harice demokrasi ve hukuk dersi veriyorlar. Sanırsınız bu konuda dünya birincisiyiz. "Demokrasi Endeksinde" bile "Ukrayna, Afganistan, Irak, Pakistan gibi ülkeler bizden daha ileri" Ülke ve millet adına ne kadar hicap verici bir durum! Türkiye'nin mevcut durumu da bu tabloyu teyit eder bir mahiyet arz etmektedir. Sorun belli. Çare?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı