Şehrin dışına yapılan çeşmeler kadar şehir içi çeşmeleri de oldukça büyük öneme sahiptir. Mahalle çeşmeleri, meydan çeşmeleri, köşe çeşmeleri, cami çeşmeleri, çukur çeşmeleri şehir içi çeşmelerine dahildir. Mahalle çeşmeleri, mahallede yaşayan halkın ihtiyacını karşılamak için, meydan çeşmeleri de hem halkın ihtiyacı hem de şehri süslemek amacıyla yapılmıştır. Köşe çeşmeleri ise, mahallelerin köşe başlarında hayırseverler tarafından yaptırılan çeşmelerdir. Camilere bitişik olarak yapılanlara cami çeşmeleri, merdivenlerle inilip çukurda kalanlara da çukur çeşmeleri denmektedir. Çeşmelerin mimarî olarak sınıflandırılmasından da anlaşılıyor ki, çeşme ve su Osmanlı için farklı bir yere sahiptir.
Çengelköy; Boğaziçinin Anadolu yakasında Beylerbeyi ile Vaniköy arasındaki koyun çevresinde ve ardındaki yamaca kurulu, yeşillikler içinde, Boğaz Köprüsünü tam karşısına alan Üsküdar’a bağlı bir semttir.
Evliya Çelebi bu semt için şunu söylemiştir:
“…Köy leb-i deryada olup arka tarafı bağlı bahçeli hiyabanlardır ki tavsifinden dil acizdir…” Tarihi açıdan da oldukça zengin olan semt birçok yalıya, çeşmeye, kasırlara sahiptir. Böylesine güzel bir semtte karşımıza II. Mahmud Çeşmesi çıkıyor. Bu çeşme halk arasında “Kuru Çeşme” olarak da bilinmektedir. Beş satırlık kitabesi vardır ve edindiğimiz bilgiye göre bu kitabe Yesarîzade Mustafa İzzet Efendi’ye aittir.
Kitabede ise şunlar yazmaktadır:
“…Bu etrafın kemâl-i ihtiyacı var idi suya”
“Hayât-ı tâze geldi bu mahallin halkına mahza…” 1248 (1832)
1832 yılında yapılan çeşmenin haznesi, yontma taştan, ayna taşı ve su teknesi ise mermerden yapılmıştır.
Ayna taşı üzerindeki musluk koparılmış durumdadır ve taştan bir saçağı mevcuttur.