Sorulardan ilki “Ne kadar mutluyuz?”

Bu soruya verilen cevaplarda; katılımcıların %33'ü kendini ne mutlu, ne de mutsuz hissediyor. Her 3 kişiden 1'inin kendini bu şekilde ifade ediyor olması, hayatlarında hissizleştikleri bir noktaya geldiklerini gösteriyor olabilir mi? Diğer cevap verenlerin %23'ü ise kendini mutsuz hissediyor. Mutlu hissedenlerin oranı ise %44.

İkinci soru olan “Stresli miyiz?” sorusuna verilen cevaplardan, stresin bir çok insanın hayatının bir parçası olduğu görülüyor. Her 10 kişiden 4'ü kendini stresli hissederken, yaklaşık 5'i ise kısmen stresli olduğunu belirtmiş. Her 10 kişiden yalnızca 1'inin stres yaşamadığını belirtmesi de oldukça düşündürücü.

Peki, insanları strese sokan nedenler ne?

Her 3 kişiden 1’inin en büyük stres kaynağı ekonomik sebepler. 5 kişiden 1’inin ise gelecek endişesi. Ayrıca, stresli olduğunu belirtenlerin yaklaşık yarısı stresle başa çıkmak için bir şeyler yaparken diğer yarısı oluruna bırakmış durumda.

Oranlara baktığımızda; ekonomik nedenler %33, gelecek kaygısı %19, iş/okul %12, aile %11.

Son olarak “Gelecekte mutluluk görüyor muyuz?” diye sorulmuş. Bu soruya cevap veren her 10 kişiden 4'ü gelecekte daha mutlu olacağını düşünüyor. 10 kişiden 3'ü şimdiki kadar mutlu olacağını düşünürken, 3'ü ise gelecekte daha az mutlu olacağını düşünüyor.

Bu soru ve cevaplara genel olarak baktığımızda Müslüman bir toplumda olmaması gereken sonuçlarla karşılaşıyoruz.

İmanlı bir kişi kadere yani iyi ve kötünün Allah'tan geldiğine inanıp belli bir kalp rahatına ve gönül huzuruna kavuşması gerekirken bu şekilde stres içinde yaşaması beklenmeyen bir durum.

Bundan anlaşılıyor ki, Bediüzzaman’ın da dediği gibi toplumumuzda olan hastalıkların biri iman zayıflığıdır. Demek bizler bu mesele hakkında çok çalışmalıyız. Yani insanların imanlarının olması, kuvvetlenmesi ve bunların hayata yansımalarının gerçekleşmesi gerekiyor, vesselam…