"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çocuk eğitiminin temel taşı kim? -2

M. Fahri UTKAN
27 Eylül 2025, Cumartesi
Risale-i Nur, ailedeki rollere “hangisi daha üstündür?” şeklinde bir rekabet veya karşılaştırma penceresinden bakmak yerine, her bir rolün kendi mahiyetindeki kutsiyetini ve vazifesinin vazgeçilmezliğini tahlil eder. Bu perspektiften bakıldığında, anne ve babanın rolleri birbirinin alternatifi veya rakibi değil, birbirini tamamlayan iki temel esastır.

Risale-i Nur’da anneye, “şefkat” kavramı üzerinden bakılmıştır. Annedeki şefkat, sadece bir duygu değil, Allah’ın “Rahîm” isminin en parlak ve en lâtif yansımasıdır.

Üstad Bediüzzaman, en inatçı bir inkârcıyı bile susturacak delillerden birinin “anne şefkati” olduğunu söyler. Karşılıksız, beklentisiz, fedakârlığın en ileri mertebesindeki bu duygu, kâinatta var olan sonsuz bir merhametin (rahmaniyetin) varlığına en kesin hüccettir. Bu yönüyle anne, sadece bir çocuk dünyaya getiren değil, aynı zamanda varoluşsal bir hakikatin canlı bir delilidir.

Risale-i Nur’a göre çocuğun ilk medresesi, annesinin kucağıdır. Çocuk, ilk iman dersini, Allah sevgisini, merhameti, ahlâkî değerleri annesinden alır. Annenin fısıltıları, ninnileri ve davranışları, çocuğun ruhuna nakşedilen ilk ve en kalıcı manevi tohumlardır. Bu yüzden bir annenin saliha olması, bir milletin geleceği için en büyük yatırımdır.

Hadis-i Şerif olan “Cennet annelerin ayakları altındadır” hakikati, Risale-i Nur’da annelik makamının ne kadar ulvî olduğunu vurgulamak için sıkça hatırlatılır. Annenin rızasını kazanmak, Allah’ın rızasını ve Cenneti kazanmaya bir vesiledir. Bu, annenin rolünün uhrevi (ahirete yönelik) boyutunun ne kadar derin olduğunu gösterir.

Annelerin çocuk eğitimindeki etkilerinin büyük olduğunu belirten Üstad Bediüzzaman’ın kendi hayatından bir hatırası şöyledir: “İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımda kat’i ve daima hissettiğim bu manayı beyan ediyorum: Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum validemden aldığım telkinat ve manevi derslerdir ki; o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum validemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.” (24. Lem’a)

Kısacası anne, ailenin kalbi ve ruhudur. O, Rahîm isminin tecelligâhı, şefkatin kahramanı ve neslin manevî mimarıdır. Babanın Rolüne baktığımızda ise, Himayenin Temsilcisi ve Ailenin Direği olarak öne çıkıyor. Baba, Risale-i Nur’da daha çok “himaye”, “iaşe” (geçim) ve “terbiye” sorumlulukları üzerinden ele alınır. Babanın rolü, Allah’ın “Rab” isminin (terbiye eden, besleyen, koruyup gözeten) bir yansıması olarak görülür.

Sonuç olarak, Risale-i Nur açısından bakarsak, anne ve baba birbiriyle yarıştırılmaz. Bilâkis, anneyi “şefkat kahramanı” olarak en ulvî mertebeye koyarken, babayı da “ailenin koruyucusu ve direği” olarak vazgeçilmez bir konuma yerleştirir. 

Okunma Sayısı: 163
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı