"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

1960’lardaki ihanet ve cinayetler

M. Latif SALİHOĞLU
10 Eylül 2025, Çarşamba
Günün Tarihi: 10 EYLÜL 1962

27 Mayıs Darbesinden sonra, 1960’lı yıllarda işlenen pekçok cinayet ve ihanet var. Bugün bunlardan sadece iki tanesine kısaca değinmeye çalışalım.

BİRİNCİSİ: “Darbe Cuntası”nın Sivas Kabakyazı’da kurdukları toplama kampında 485 “kanaat önderi” durumundaki insana zorbaca yapmış oldukları işkencelerle ilgilidir.

İKİNCİSİ: Yine aynı yıllarda kurulan dehşetli propagandalarla insanımızı iğfal etmeye çalışan “Nurculukla Mücadele Komitesi”nin faaliyetlerine dairdir.

«

Darbe Cuntasının en aktif adamlarından biri, sonradan Genelkurmay Başkanı da yapılacak olan Cemal Tural Paşa’dır. 27 Mayıs Darbesi esnasında Diyarbakır’daki 7. Kolordu Komutanı idi.

Darbeden sonra, cunta ile koordineli olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki itibarlı zatların isimlerini tesbit ederek, onlara insanlık dışı plânları hazırladılar: İşkencelerle korkutma ve yıldırma kampları…

Darbe Cuntası tarafından belirlenen isim listesinde tam 485 masum vatandaş var. Sürgün cezasına çarptırılan ve Sivas’taki Kabakyazı toplama kampına sevk edilen şahsiyetlerin hüviyetleri de önemlidir. Listeyi incelediğimizde, bunların çoğunun Kürt kökenli olup, bulundukları bölgelerde nüfuz sahibi kimseler olduğunu görüyoruz. Bölge genelinde tanınan bazı isimler şöyle: Nur’un cesur zâbitlerinden biri olan emekli Yüzbaşı Mehmed Kayalar (Diyarbakır), Said Ensarioğlu (Diyarbakır), Mehmet Kırkıncıoğlu Hoca (Erzurum), Kinyas Kartal (Van), Faik Bucak (Urfa), Said Ramanlı (Batman), Ebubekir Ertaş, Şeyh Selahaddin Fırat, Cemil Küfrevî...

Bu mazlumlar, sürgün edildikleri toplama kampında aylarca ağır işkencelere maruz bırakıldılar. Söz konusu sürgün cezası, 10 Eylül 1962 tarihine kadar devam etti. 

(Genel seçimlerden sonra kurulan CHP-AP koalisyon kabinesi, bu haksız cezaya son verme kararı aldı.)

Dokuz aydan fazla süren bu işkenceli kamp hayatında, maznunlar, ayrıca düzmece bir mahkemelerden geçirildiler. Kurulan uyduruk mahkeme neticesinde, 430 kişi serbest bırakılırken, tanınmış, halkın itibarını kazanmış 55 kişiye ise yeni bir sürgün cezası verildi. Şeyh, ağa ve Mehmet Kayalar gibi “kanaat önderi” olarak bilinen bu insanlar, “sakıncalı şahıslar” sıfatıyla Türkiye’nin bu kez Batı bölgelerine dağınık bir şekilde sürgün edildiler.

«

Gelelim “Nurculukla Mücadele Komitesi”nin yaptıklarına…

27 Mayıs Darbecileri, Diyanet İşleri Başkanlığına M. Tevfik Gerçeker’i getirtmişlerdi. Ankara İlâhiyat Fakültesi Dekanlığına da Neşet Çağatay isimli Kemalist bir akademisyeni atamışlardı.

İşte, söz konusu “Nurculukla Mücadele Komitesi” Çağatay’ın başkanlığında kuruldu. Komitenin içinde aktif şekilde görevlendirilen kimseler arasında şu şahısların ismini görüyoruz: Neda Armaner, Bahriye Uçok, Turan Dursun (“Zındık Müftü” diye bilinir), İ. Agah Çubukçu, H. Gazi Yurtaydın, Hamdi Kasapoğlu…

Eşref Edib, Sebilürreşad Yayınları arasında çıkan “Said Nursî” isimli eserinde, bu şahısların Anadolu’nun hemen her tarafında gezdirilip konuşmalar yaptırılarak Said Nursî ve Nurculuk aleyhinde propaganda yapıldığını anlatıyor. Hatta, bazı yerlerde dindar vatandaşlar tarafından bunların yuhalandığı ve protesto edildiğini de kaydediyor.

«

Prof. İsmail Kara’nın “Darbeler” isimli kitabında ise, Neda Armaner ile ilgili gayet dikkat çeken bazı bilgiler yer alıyor. Konuya dair kısmını aynen iktibas ederek nihayet verelim:

“Diyanet İşleri Başkanlığına atanan M. Tevfik Gerçeker döneminde, Ankara İlahiyat Fakültesi Dekanı Neşet Çağatay başkanlığında Nurculukla Mücadele Komitesi kuruldu. Komite içinde yer alan ve mustakil bir eser telif eden Neda Armaner, yıllar sonra şu açıklamayı yapacaktır: Benim ‘İslâm Dininden Ayrılan Cereyanlar: Nurculuk’ isimli kitabım 1964’te fakülte yayını olarak 20 bin adet basılacaktı. Diyanet Reisi Tevfik Gerçeker duymuş, haber gönderdi bana: ‘15 bin de biz sipariş verelim, bütün müftülüklere gönderelim’ diye. 40 bin kadar basıldı. Ne oldu biliyor musunuz? Nurcuların piyonları, o kitabı hangi kitaplıkta, kütüphanede, yayınevinde gördülerse bir bir alıyorlar. Hepsini aldılar ve yok ettiler. Cumhuriyet gazetesi, 1998’de o kitabı tekrar basarak promosyon olarak verdi.”

NOT: Bu yazıda 1960’lara ait konulardan söz ettik. Umarım, birileri çıkıp yine “Yahu, yüz yıl öncesine takılıp kalmışsın” demez. Böyle diyenlerin içinde “cellâdına âşık” öyle zavallılar var ki, onların teraneleri artık gına getirdi.

Okunma Sayısı: 344
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı