Gazze ile yatıp kalkanlar, farkına varmadan Filistin Davasını zayıflattılar mı? Siyasal İslâmcılarla bir kısım sosyalistlerin ön aldıkları Gazze faciasının, insaniyetin tükendiği noktada dünya gündemine taşınmasına, bir cihetiyle kahramanlık diyoruz.
Başından beri Filistin meselesini yanlış istikamete taşıyanları ikaza çalışıyoruz. Lâkin hadiselerin; Yahudîlerin istedikleri yönde ilerlemesine İsrail lobisi de yardım ediyor… Olayların insaniyeti ağlatan boyutu, konuyu tekrar ele almamızı gerektiriyor.
İngiltere’deki Yahudî asıllı lobinin, İsrail devletini sinsice BM üzerinden dünya milletlerine kabul ettirdiği günlerde, Bediüzzaman’ın Afyon zindanından talebelerine yazdığı mektup, düşüncelerimizi çerçeveleyecektir.
“Yahudî milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar. Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiye’nin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar.”
Filistin meselesinin insaniyet meselesi olduğu, tarihçesindeki hadiselerden bellidir. Amerika’daki Yahudî sermayesine, hükümetlerin idarelerine ve rejimine sosyalistlik fikriyle itiraz eden çizgiden; Hıristiyanlığı ve demokrasiyi esas alan AB ülkelerine kadar… Araştırmak isteyenler için; Münih Olimpiyatları’ndaki İsraillilerin katledilmesinden, AB’nin geçmişinden bu yana, Filistin’i işgal eden İsrail’e uyguladığı yaptırımlarına kadar… Helmut Kohl’den önceki AB’nin İsrail mallarına ambargo uyguladığı zamanları hatırlıyorsunuz.
Vatikan’ın da gündeminden Filistin düşmemişti. Yahudîlerin Hıristiyanlara adavetleri, bazen İsrail’deki kiliselere ve sokaklara katliam olarak yansımıştı. Ne oldu da; düne kadar Hıristiyanlar; insan hakları, demokrasi ve hürriyetler adına Filistin Meselesine sahip çıkarlarken (Vatikan ve Latin Amerika dahil); bu defa İsrail’in Gazze katliamına seyirci kaldılar. Bu sorunun cevabını ararken; İran Şiası’nın Siyasal İslâmcı kanadına, İhvan’ın ihtilâlcilerine ve Türkiye’mizdeki Siyasal İslamcı partilere ve cemaatlere, sorularımız olacak.
Mescid-i Aksa’yı siyasetlerinizde kullandınız mı?
Arafat’ın liderliğindeki Filistin hareketini ve hatta hükümetini zayıflatmak üzere İsrail’in bilgisi dahilinde HAMAS’a destek oldunuz mu?
Refah bölgesindeki siyasetçilere, resmî Filistin yönetimiyle mücadele için Tahran, Katar veya bir başka ülke üzerinden yardım gönderdiniz mi?
12 Eylül süreciyle birlikte Türkiye hükümetleri ve bilhassa AKP; HAMAS’ı neden öne çıkarıyor ve İsrail ile diplomatik münasebetleri en üst seviyeye yükseltiyordu?
ANAP ile AKP hükümetleri, çoğu Yahudî olan Neoconların İsrail üzerinden BOP ile Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek istediklerini bildikleri halde, neden daima onlarla müttefik kaldılar?
AKP hükümetinin başından beri AB’ye karşı ve İngilizlerle müttefik olduğunu; hükümetlerinin beyanlarından, ekonomik ittifaklarından, maliyeyi teslim ettikleri kişileri anlamanıza ve İsrail’in kurucusu ve hamilerinden İngiltere’nin mevcut idarecilerinin Yahudî olduklarını bilmenize rağmen Gazze meselesinde nasıl güveniyorsunuz?
Londra’nın El-Kaide, Boko Haram, İslâmî Cihad(!) ve bunlar gibi diğer bazı terör gruplarının liderlerine vize vererek koruduğunu, IŞİD’e eleman gönderdiğini ve Mısır’daki darbeden sonra bir buçuk milyar dolar ile –sonradan imha edilecek– siyasî yapılanmayı gerçekleştirdiği (El-Arabiya) bilindiği halde; günümüzde Körfez üzerinden Londra-Ankara bağlantısının yoğunluğuna nasıl bakıyorsunuz?
Ve daha onlarca soruyu “Filistin meselesinin, zalimce bir şekilde Gazze katliamına indirgenmesinde yalnızca İsrail ve Yahudîler mi suçlu?” diye devam ettirebiliriz…
Filistin meselesini siyasî menfaatleri uğruna cahilce istismar edenler, AB’deki ve ABD’deki Filistin taraftarlarının bazılarını –bizdekilerin dini alet etmeleri ve küresel dinsizlere karşı semavî dinlerin ittifaklarını gerçekleştirememeleri- maalesef İsrail’e taraftar yaptı. Trump’ın ilk döneminde, Yahudîler için söyledikleri önemliydi: “Küresel dinsizler sizi projeleri için ateşe atmak istiyorlar. Ben ise inancımdan dolayı sizinle beraberim.” İşte Bediüzzaman’ın bahsettiği dindar milliyetçi Yahudîler –maalesef– bir kısım Hıristiyan grupların desteğini kazanınca, İsrail’de birilerine laf anlatmak adeta imkânsız oldu ve masumlar her gün katlediliyorlar. İnşaallah devam edeceğiz…