Risalet-i Ahmediyeye dairdir. ["Ben sözlerimle Hz. Muhammed’i (asm) övmüş, güzel göstermiş olmadım; aksine Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdan bahsetmekle sözlerimi güzelleştirmiş oldum." (Sahabeden Hassan B. Sâbit'e ait bir sözdür.)]
Evet, şu Söz güzeldir. Fakat onu güzelleştiren, güzellerin güzeli olan evsaf-ı Muhammediyedir.
On Dört Reşehatı tazammun eden On Dördüncü Lem’anın;
Birinci Reşhası
Rabbimizi bize tarif eden üç büyük küllî muarrif var: Birisi şu kitab-ı kâinattır ki, bir nebze, şehadetini on üç lem’a ile, Arabî Nur Risalesinden On Üçüncü Dersten işittik; birisi şu kitab-ı kebîrin ayet-i kübrası olan Hatemü’l-Enbiya Aleyhissalâtü Vesselâmdır; birisi de Kur’ân-ı Azîmüşşan’dır. Şimdi şu ikinci bürhan-ı nâtıkî olan Hatemü’l-Enbiya Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımalıyız, dinlemeliyiz.
Evet, o bürhanın şahs-ı manevîsine bak:
Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrab, Medine bir minber; o bürhan-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i imana imam, bütün insanlara hatib, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiya ve evliyadan mürekkeb bir halka-i zikrin serzâkiri; bütün enbiya hayattar kökleri, bütün evliya taravettar semereleri bir şecere-i nuraniyedir ki, her bir davasını, mu’cizatlarına istinad eden bütün enbiya ve kerametlerine itimad eden bütün evliya tasdik edip imza ediyorlar. Zira o "Lâ ilahe illallah" der, dava eder. Bütün sağ ve sol, yani mazi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nuranî zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek, icma ile manen "Sadakte ve bilhakkı natakte" ["Doğru dedin ve söylediğin haktır"] derler.
Hangi vehmin haddi var ki böyle hesapsız imzalarla te’yid edilen bir müddeaya parmak karıştırsın.
Sözler, s. 263
LÛGATÇE:
ayet-i kübra: en büyük ayet, en büyük delil.
bürhan: delil.
bürhan-ı bâhir: apaçık delil.
bürhan-ı nâtıkî: konuşan delil.
evsaf-ı Muhammediye: Hz. Muhammed’in (asm) vasıfları, özellikleri.
Hâtemü’l-Enbiya: son peygamber, Hz. Muhammed (asm).
kitab-ı kebîr: büyük kitap.
küllî: umumî, kapsamlı.
muarrif: etraflıca bilgi veren, tanıtan, tarif eden.
reşahat: sızıntılar, damlalar.
reşha: sızıntı, damla; ilham yoluyla gelen İlâhî hakîkat.
risalet-i Ahmediye: Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (asm) peygamberliği.
sath-ı arz: yeryüzü.
serzâkir: zikredenlerin başı.
şecere-i nuraniye: nurlu ağaç.
taravettar semere: taze, turfanda meyve.
tazammun: içine alma, ihtiva etme.