"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Al götür, oku getir” hizmeti

M. Latif SALİHOĞLU
30 Kasım 2022, Çarşamba
Afrika’dan döndükten sonra, yani son birkaç ay içinde Yeni Asya’nın muhtelif şehirlerde yirmiye yakın büro, temsilcilik ve satış mağazasını ziyaret etme imkânını bulduk.

Yeri yer artık fâciaya dönüşen ekonomik sıkıntılarla bağlantılı olarak genel bir durgunluğa şahit olduk. Günden güne yoksullaşan vatandaşlar, gazete, kitap ve sair neşriyata maalesef para veremez bir hale gelmiş.

Bu feci durum karşısında gayrete gelen ve harekete geçen hamiyetli temsilcilerimizin çoğu, işyerinde özel bölümler düzenleyerek, kitap okumaya insanlarımızı teşvik ediyor. Yıllar önce ismi konulan şu mübarek “Al götür, oku getir” serlevhâsı ile.

Ne güzel bir hizmet, değil mi?

*

Evet, isminden de anlaşıldığı gibi, orijinal bir buluş ve harikulâde bir sistem. İşte bu sistemdeki hizmete göre, vatandaş hiç ücret ödemeden ve hiçbir harcama yapmadan istediği kitabı emaneten alabiliyor. Tabiî, okuduktan sonra tekrar getirip iade etmek şartıyla...

Ayrıca, yerin müsaitlik durumuna göre, kitap meraklıları, büro, mağaza veya kütüphanede oturup istediği kitabı orada da okuyabiliyor.

Bu müstesna hizmetin asıl maksat şudur: Parası-imkânı olsun olmasın, yeter ki herkes kitap okusun, okuyabilsin.

*

Doğrusunu söylemek gerekirse, böylesi bir hizmet karşısında, artık hiç kimsenin çıkıp “Param yok, kitap alamıyorum, okuyamıyorum” şeklinde bir bahanesi kalmıyor.

Bu sistem, aynı zamanda Kur’ân’daki ilk İlâhî buyruk olan “Oku!” hakikatine de lâyıkıyla hizmet etmiş oluyor.

Velhâsıl, bu sistem, ilme ve okumaya hizmet yolunda atılan ve büyük fedakârlık isteyen hamiyetli bir gayretin meyvesi ve neticesidir. Bu hizmete emeği geçenleri tebrik ederken, benzer çalışmaların bütün mahallerde yaygınlaştırılarak devam etmesini diliyoruz. Esasen, böylesi bir hizmete, bilhassa ekonomik şartların ağırlaştığı ve insanlarımızın kitaptan-okumaktan soğutulup uzaklaştırıldığı günümüzde ziyadesiyle ihtiyaç var.

GÜNÜN TARİHİ: KASIM SONU 1943

Yerin titreyerek ağlaması

Ülkemizin bilhassa kuzey kesimi aktif fay hatları üzerinde. Dolayısıyla, depremler kaçınılmaz bir gerçeğimiz. Depremin tam olarak ne zaman meydana geleceğini ise Rabbimiz tayin ediyor, ancak O bilir.

Deprem, bazen ağır hasarlı, bazen de çok az hasarlı olabiliyor. Can kaybı da aynı şekilde. Bazen az, bazen de çok can kaybı yaşanabiliyor. İlahi takdire göre, depremin şiddeti ile neticesi arasında da ters orantılar vukua gelebiliyor. Dolayısıyla, depremin zamanı, mekânı, şiddeti ve hasar durumu fizikî yönden olduğu gibi, manevî yönden de pek manidar olabiliyor.

İşte, manidar depremlerden biri de, 1943 yılı Kasım ayı sonunda yaşandı. O tarihte, Kuzey Anadolu hattında meydana gelen sarsıntının şiddeti 7.2 olarak tesbit edildi. Yine tesbitlere göre, Amasya, Çorum, Tokat ve Kastamonu’yu etkileyen deprem sebebiyle 4016 kişi vefat ederken, 23.785 ev ve işyeri de yıkılarak kullanılamaz halde geldi.

O tarihte Denizli Hapishanesinde bulunan Bediüzzaman Hazretleri, yaşanan bu büyük felâketten haberdar edildikten hemen sonra yazdığı bir mektupta şunları ifade ediyor: “Risale–i Nur, Anadolu’yu Cebel–i Cûdîde sefine gibi ve Isparta ve Kastamonu’yu âfât–ı semaviye ve arziyeden muhafazalarına bir vesile olduğunu ve Risale–i Nur’a ilişmesinler, yoksa yakından bekleyen âfetler geleceklerini bilsinler, akıllarını başlarına alsınlar. Şimdi aldığım haber: Kastamonu, civarı, kalesi, Risale–i Nur’un matemini tutmuş gibi ağlamış ve zelzeleyle sıtma tutmuş. İnşaallah yine Risale–i Nur’a kavuşacak, gülecek ve şükredecek.”

NOT: 1943 Eylül’üne kadar Kastamonu’da ikamet etmekte olan Üstad Bediüzzaman, depremden iki ay kadar evvel 126 talebesiyle birlikte Denizli Hapishanesine sevk edildiler.

Okunma Sayısı: 2003
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı