"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Evlât yetiştirme meselemiz (3)

M. Latif SALİHOĞLU
23 Şubat 2022, Çarşamba
Bir insan için 20-25 yıllık eğitim planından, programından, yahut stratejisinden bahsederken, meseleyi Risâle-i Nur’da da işaret edilen “insan yetiştirme”nin temel hedef ve gayesiyle irtibatlandırmak gerekiyor.

Zira, bu temel gayede, insanı iki dünyada mesud edecek bir hizmetin, hakikat nazarında “en büyük mesele” ve en büyük dâvâ olduğu Risâlelerde bâriz şekilde ifade ediliyor. İşte bunun bir delili: “Risâle-i Nur’un, o kadar dehşetli muannidlere karşı gâlibâne mukâvemeti, sırr-ı ihlâstan ve hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i îmâniyeden başka bir maksat takip etmemesinden” kaynaklanıyor. (Hizmet Rehberi: 222)

Hâsılı, bu mühim hususla da ilgili olarak, pratikte de geçerli olan bir–iki misâl daha vererek, konuyu işlemeye devam edelim.

Her türlü sarsıntıya karşı mukavemetli dâvâ ve hizmet erbabı yetiştirmek için, meselâ:

1. Çocukları ve gençleri mümkün olduğunca yaşıtlarıyla, yani emsâlleriyle buluşturup görüştürerek yetişmelerini temine çalışmalı; 

2. Birinin çocuğuyla başka ebeveynlerin de arkadaş gibi davranıp yakından ilgilenmesini sağlamaya çalışmalı. Bu noktada pekâlâ vazife taksimi yapılabilir. Yeter ki, meselenin ehemmiyetini, ciddiyetini müdrik olalım.

Bunlar yapılmadığı ve gerekli tedbirlere ciddiyetle başvurulmadığı zaman neler oluyor, biraz da ona bakalım.

*

Çoğu kez, zamane evlâtlarının düştüğü fecî halleri ebeveynlerle konuşup dertleşiyoruz. Onlardan bir kısmının, adeta gözyaşlarına boğularak dert yandıklarına şahit oluyoruz..

Yeni nesillerin durumu, hakikaten bir yandan ümit verici iken, bir yandan da çok vahim bir tablo teşkil ediyor.

Meselâ, kimi mütedeyyin ve muhafazakâr ailelerin çocukları arasında, anne-babasını dahi geride bırakacak derecede takvâlı ve hizmette koşturanlar var. Ama ne yazık ki, bunun tam tersi bir durumda olanlar mevcut. Öyle ki, o kız ya da erkek çocuk, zamanla ailesiyle olan bağlarını adım adım zayıflatıyor. Başka bir dünyaya yelken açıyor. Zamanla, ailevî irtibat bir kısmıyla kesilme noktasına kadar geliyor.

İşte, o noktadan itibaren, tehlike çanları da zangır zangır çalmaya başlıyor. 

Mütedeyyin çevreyi terk edenin gideceği yer neresi olabilir ki? Aslında az-çok bellidir: Dışarıda hınzır, canavar, ejderha sürüsü ağzını açmış onları bekliyor. Kaçanın yutulması an meselesi. Nasibi varsa kişinin, bir vesileyle kurtulabiliyor. Ancak, onların da bir kısmı baştan ayağa yara bere içinde kalarak. Zira, dışarıda-hariçte hiç de öyle mâsum bir dünya yok. En mâsum görüneni bile, bakarsın en aldatıcı biri olarak çıkabiliyor.

*

İşte, böylesine tehlikeli ve aldatıcı bir dünyaya adım atan gençlerin ebeveynleri, için için ağlayıp duruyor. Dertleşmek iyi, fakat ağlamak çare değil.

Gelin, şu yakıcı dert yangınını, serin ve selâmetli bir hâlete dönüştürmeye çalışalım.

Evet, çocuklarımız dünyaya geldiği andan, tâ hayata atılacağı zamana, hatta evleninceye kadar, hangi yaşta, hangi ortamda onlara neler kazandırmamız gerektiğini, onlarla nasıl bir iletişim ve diyalog seyrini takip etmemiz gerektiğini kafa patlatırcasına düşünmek ve gereğini yapmak durumundayız. Çünkü, bu bizim en mühim ve en öncelikli bir meselemiz. 

GÖZLEM

Seyyar terziler

Afrika’nın yoksul insanlarının en çok uğraştığı meslek, seyyar satıcılık. Hemen her sokakta, her caddede, her meydanda seyyar satıcılara rastlamak mümkün.

Bir de seyyar çalışan çok sayıda meslek erbabı var. Berberlik, kuaförlük, temizlik, tırnakçılık ve terzilik gibi farklı meslek dallarında çalışanlar, günübirlik mesailerle bazen aynı yerde tezgâhını kurar, bazen de tezgâhını, alet-edevatını taşıyıp dolaşarak çalışıyor. Hatta bazılarının el arabası olmadığı için, koca dikiş makinasını omzunda taşıyarak çalışanları da gördük. O derece gariban ki, resmini çekmeye bile kıyamadık.

Neyse ki, resminin çekilmesine izin veren birilerini bulduk. Yanında küçük oğlu, yol kenarında seyyar terzilik yapıyor. Muhtemelen çocuğun annesi de başında tepsi ile başka taraflarda rızkını temin etme peşindedir.

Okunma Sayısı: 2856
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Neslinur

    23.2.2022 12:28:24

    Muhterem Latif ağabey, maşallah sizlere. Ne kadar naif bir davranış örneği"O derece gariban ki, resmini çekmeye bile kıyamadık" incitmemek, üzmemek...İman ve kur' an hizmetlerinizde muvaffakiyetler dileriz.Dualarımızdasınız.

  • Ayhan Aydın

    23.2.2022 09:47:21

    Tebrikler. Allah yar ve yardımcımız olsun.

  • Cenk Çalık

    23.2.2022 08:46:12

    "Evet, çocuklarımız dünyaya geldiği andan, tâ hayata atılacağı zamana, hatta evleninceye kadar, hangi yaşta, hangi ortamda onlara neler kazandırmamız gerektiğini, onlarla nasıl bir iletişim ve diyalog seyrini takip etmemiz gerektiğini kafa patlatırcasına düşünmek ve gereğini yapmak durumundayız. Çünkü, bu bizim en mühim ve en öncelikli bir meselemiz" Aynen katılıyorum. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı