"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hz. Mehdi’ye dair suâl–cevap (1)

M. Latif SALİHOĞLU
29 Temmuz 2020, Çarşamba
Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması üzerine, “Mehdi, Siyaset Mehdisi, Siyasî Mücedditlik” gibi kavramlar yeniden gündemi işgal etmeye başladı.

Aslında, İslâm tarihi boyunca ara ara gündeme gelen ve yer yer şiddetli tartışmalara sebebiyet veren bu ve benzeri meselelerin en tatminkâr cevabı ve izahı Nur Risalelerinde var. Dolayısıyla, biz de o eserlerden istifade ile konuya açıklık getirmeye çalışıyoruz.

Bu mesele gündeme geldikçe, haliyle bize de muhtelif sorular yöneltiliyor. 

İşte, daha evvel de ele almış olduğumuz aynı konuya dair bir-iki soru ve bunlara mukabil verdiğimiz cevaplar.

***

Soru: Bazı insanlar birkaç yıl sonra Mehdi’nin geleceğini söylüyor. Bu gayptan haber verme ve dolayısıyla kehânet değil mi?

Cevap: Kesin tarihler vermenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Öncelikle, “ipham / perdeli oluş” hikmetine ve teklif sırrına aykırı olur. Kesin tarih verirsen, tesir ettiğin safi kalpli kimseleri o tarihlere şartlandırmış olursun. Tarih tutmadığında ise, sukût-u hayale uğratırsın. Bunda ağır vebâl da var. İnsanları yanıltmanın ve hatta bir cihetiyle ye’se düşürmenin vebâli... Tabiî, bu arada kendin de mahcup düşer, inandırıcılığını kaybedersin.

Ayrıca, rivâyetlerin muhtelif oluşundan dolayı, itiraza, münakaşaya, kargaşaya sebebiyet verilebilir. İsimlendirme ve tarihlendirmeyi Risâle-i Nur’a dayandırmak ise, ayrıca bir yanlışlık ve haksızlık edilmiş olur.

Çünkü, Üstad Bediüzzaman, ehil olduğu cifir ve ebced ilmini de konuşturarak bu gibi konularda serd-i kelâm ettiğinde, tekrar be-tekrar “Lâ ye’lamu gayba illallah / Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez” ve “Ve’l-ilmu indallah / Gerçek ilim Allah katındadır” diyerek, son derece dikkat ve ihtiyat ile hareket eder.

Bununla beraber, o kudsî kaynakları cifir ilmi ile yorumlarken (ehil olmayan yorumlayamaz), istikbâlde zuhur edecek olan hadiselerin, “şart-ı muallaka” tâbir edilen âdi şartların teşekkülüne vabeste olduğunu da hatırlatma gereğini duyar. Bu meyanda, meselâ “...eğer yakında kıyâmet kopmazsa” ifadesini kullanır.

Bediüzzaman, bazan yaklaşık tarihler verdiği gibi, bazan da, ehl-i dünyayı ürkütmemek ve evhama sevk etmemek için kinâyeli tarihler verir.

Meselâ, bir yerde “yüz sene sonra” diyor. Bu, tam yüz sene şeklinde anlaşılmamalı. Artısı, eksisi pekâlâ olabilir.

Meselâ, Münâzarât’ta “Ey üç yüz (300) seneden sonraki Ömerler, Osmanlar, Hamzalar, Saidler...” diye, istikbâl nesline hitap ediyor. Bu ifade ile de, Allahü â’lem, ya bir sıfır ekleyerek 30 sene sonraki, ya da Hicrî 1300 seneden sonraki tarihte gelecek olan nesl–i âtiyi kast ediyor. (Tâ ki, siyasîler, dünyevîler telâşlanıp ürkmesin, evhama girmesin.)

Zira, dünyanın normal ömrünün bile 300 sene kalmadığını, yine Üstad Bediüzzaman bir mektubunda (Kastamonu Lâhikası, 26) hadis–i şerifi tahlil ederken söylüyor. (Bu gerçeği, dünya küresinin Vega yıldızına, yani Herkül burcuna doğru gittiğini söyleyen kozmoloji bilginleri de teyid ediyor.)

Netice itibariyle, Mehdî’nin vakt-i zuhurunu kesin tarihlerle belirlemeye çalışmak, hele hele kalkıp bunu avama ve kitlelere duyurmak, hoş birşey olmadığı gibi, bir dizi sakıncayı da beraberinde getirir.

Dolayısıyla, ortaya çıkıp Mehdi ortaya çıktı veya üç sene, beş sene, sekiz sene sonra çıkacak diyerek kesin tarih verenlere, aha ben de şuracıkta diyorum ki, hepiniz yanılacak ve halkın nazarında mahcup düşeceksiniz. Zira, Mehdî böyle keskin hatlarla bilinemediği gibi, biliyorum diyenin bunu ilân etmesi de doğru değildir; ipham ve teklif sırrına aykırıdır. Üstelik, gereksiz yere çaprazlama reaksiyonlara sebebiyet verilmiş olur.

(Devamı yarın)

Okunma Sayısı: 4920
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı