Bugünkü köşemizde, İspanya ile ilgili olarak üç önemli bilgiyi aktarmak sûretiyle paylaşmak istiyoruz.
Birincisi: İspanya’yı yıllarca demir yumrukla yönetmiş olan diktatör Franco’nun “nakl-i mezarı” ile ilgili mahkeme kararı.
İkincisi: 31 Temmuz 1936’da, General Franco’ya bağlı faşistlerin Başkent Madrid kuşatması ile ilgili yakın tarih bilgisi.
Üçüncüsü: Yine bir 31 Temmuz günü (1492) ve yine İspanya’da, ama bu kez Yahudilere vurulan bir “meskenet tokadı” ile ilgili yaşanan bir tarihî vakıa.
Şimdi, sırasıyla bu mühim hadiselerin gelişme seyrine kısaca değinmeye çalışalım.

Yüksek Mahkeme’nin nihaî kararı
Anadolu Ajansı tarafından dün (21 Ekim 2019) itibariyle servis edilen bu konuya dair taze haber aşağıdaki gibidir:
İspanya hükümetinin, diktatör Francisco Franco'nun mezar yerinin değiştirilmesine dair bir yılı aşkın süredir verdiği mücadelede, nihaî karar, Yüksek Mahkeme’den çıktı.
“Hükümetin, diktatör Franco'nun kalıntılarının Şehitler Vadisi'ndeki anıt mekândan çıkarılarak eşinin gömülü olduğu aile mezarlığına taşınması kararına Franco'nun torunlarının yaptığı itirazı değerlendiren Yüksek Mahkeme, hükümeti haklı buldu.
“Mahkeme üyelerinin oy birliğiyle aldığı kararda, Franco'nun kalıntılarının anıt mezardan çıkarılıp Madrid'in El Pardo ilçesindeki eşi Carmen Polo'nun da gömülü olduğu aile mezarlığına taşınacağı belirtildi.”
Doğrusu, câlib-i dikkat bir gelişme.
Ne diyelim? Darısı, hem ülkemizdeki, hem dünya genelindeki diğer diktatör kalıntılaranın da başına...
Faşistler Madrid’te: 31 Temmuz 1936
İspanya'da General Franco’ya bağlı faşistler, Başkent Madrid'i kuşatma altına aldı.
Franko liderliğindeki “Milliyetçi” kuvvetler, seçimle iş başına gelen “Cumhuriyetçi” Halk Cephesi Koalisyonuna karşı 17 Temmuz’da ayaklanma harekâtını başlattı. Bu faşizan hareket, ülkeyi üç yıl kadar sürecek olan iç savaş ortamına doğru sürükledi.
Franko’cu milliyetçiler, 1 Nisan 1939'da muhaliflerine karşı üstünlük sağladı. Böylelikle, İtalya ve Almanya’nın yanı sıra İspanya’da da faşizan bir dikta rejimi kurulmuş oldu. Bu kanlı ve zalimane diktatörya, General Franko’nun öldüğü Ekim 1975 tarihine kadar devam etti.
Yahudilere “Elhamra” tokadı
31 Temmuz 1492: Yahudilerin İspanya'dan kovulacağını gerekçeleriyle bildiren Elhamra Kararnamesi, yetkili makamlar tarafından imzalanarak yürürlüğe konuldu.
Bu kararnâmeye göre, İspanya’yı terk etmeyen Yahudiler yargılanacak ve ölüm dahil en ağır cezalara çarptırılacak.
Dünyanın muhtelif ülkelerinden sığınma talebinde bulunan ve gittikleri birçok yerde de perişan olan Yahudilerin en kalabalık grubu, Sultan Bayezid-i Velinin de müsaadesiyle gelip ekseriyetle Osmanlı’nın Selanik şehrine yerleştiler.
Ne gariptir ki, asırlarca Osmanlı’nın altını oyup padişahlarını katlettiren, hilafeti kaldırtan ve sonunda Osmanoğullarını devirip hudut haricine çıkartan da yine aynı Yahudiler’in torunları oldu.
* * *
“Zillet ve meskenet tokadı”
Üstad Bediüzzaman’ın, hem bu vakıaya, hem Filistin meselesine dikkat çeken 14. Şua’daki bir ifadesi şöyledir:
"Aziz Nur kumandanı ve Kurân'ın hâdimi kardeşim Refet Bey,
"Yahudi milleti, hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar. Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki Enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette ehemmiyetli bir hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa, koca Arabistan'da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti."